15 Eylül 2014 Pazartesi

Dünyadaki İlk Korku Filmi

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/09/korku-filmi.jpg  İlk Korku Filmi



Dünyadaki ilk korku filmi 1908 yılında ABD'de Chicago kentinde  Selig Polyscope Co. firması tarafından çekilmiş olan "Dr. Jekyll and Mr. Hyde" isimli filmdir.

1908 yılında çekilen ilk korku filmi yönetmeni R.L. Skevenson, başrolde Richard Mansfield yer almaktaydı. Bu fi...
Dünyadaki İlk Korku Filmi
ilk korku filmi, korku filmi, sinema

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Dünyadaki İlk Yangın Söndürücü

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/yangin-sondurucu.jpg İlk Yangın Söndürücü



Dünyadaki ilk yangın söndürücü 1734 yılında Alman fizikçi M. Fuches tarafından icat edildi. Yangın esnasında alevleri söndürme amaçlı yapılan bu icat cam toplardan oluşuyordu.

Tarih içerisinde çıkan yangınlara karşı önlem olarak ve herhangi bir olası yangından müdah...
Dünyadaki İlk Yangın Söndürücü
ilk yangın söndürücü, yangın, yangın söndürücü tarihi

21 Ağustos 2014 Perşembe

Akıllı Buzluk

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/pratik-buzluk.jpg

Sıcak yaz aylarında bunaldığımızda soğuk bir içecek bizi kendimize getirir. Ancak içeceklerin hemen ısınmaması için içerisine buz atarız. İşte bu işlemi yaparken buzluktan çıkarılan buz kalıbı, buzları içerisinden çıkarma aşaması düşünüldüğünde biraz uğraştırır. Kimi zaman çıkarttığımız buzu ...
Akıllı Buzluk
akıllı buzluk, icatlar, ilginç icatlar, Pratik buzluk

20 Ağustos 2014 Çarşamba

İlginç Tasarımlar ve İcatlar

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/scanner-dijital-cerceve.jpg Scanner Dijital Çerçeve

Son zamanların teknoloji ürünü dijital çerçeveler bildiğiniz gibi gerek flash disk, gerekse SD kartlar veya kendi hafızasına yüklenen fotoğrafları slayt şeklinde bize sunmakta. Evimizde zevkle baktığımız ve en güzel aksesuarlardan olan bu dijital çerçevelere kimi zaman ...
İlginç Tasarımlar ve İcatlar
buluşlar, icatlar, ilginç icatlar, ilginç tasarımlar

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Akıllı Komodin

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/komodin.jpg

Yatak odalarının vazgeçilmezi, giysi ve ıvır zıvır malzemeler içerisine koyduğumuz komodinler kimi zaman küçük yatak odalarında oldukça yer daraltıyor ve koyacak başka yer bulamadığımız için başa bela oluyor. Mucitler bu sıkıntılara bir son vermiş.

Yapılan bu tasarımda komodinler artık ist...
Akıllı Komodin
akıllı komodin, icatlar, ilginç icatlar, komodin, sehpalı komodin

15 Ağustos 2014 Cuma

Film Dünyasında İlkler

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/film.jpg Dünyadaki ilk film Garden Cafe isimli bir yerde, 28 Aralık 1895 yılında Lumiere Kardeşler tarafından hazırlanmıştır. Bu tarihten sonra film dünyası hızla gelişmiş ve günümüzde teknoloji ile inanılmaz bir sektör haline gelmiştir. Sizlere bu başlıkta film dünyasında tarihte gerçekleşen ilkler hakkı...
Film Dünyasında İlkler
film, ilk çıplak sahne, İlk Çizgi Film Kahramanı, İlk Defa Ücret Karşılığı Gösterilen Film, İlk Film Festivali, İlk Hayvan Film Kahramanı, İlk Toplu Film Gösterimi, ilkler

14 Ağustos 2014 Perşembe

Mouse Mucidi Hayatını Kaybetti

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/mouse.jpg Mouse Mucidi Douglas Engelbart Hayatını Kaybetti



Hatırlayacağınız üzere ilk mouse Douglas Engelbart tarafından icat edilmiştir. 1964 yılında yapmış olduğu bu buluş günümüz bilgisayar teknolojilerinin temellerini oluşturur. Douglas Engelbart 2013 Haziran ayında vefat etmiştir.

Engelb...
Mouse Mucidi Hayatını Kaybetti
douglas engelbart, ilk mouse, mouse icadı, mouse kim tarafından icat edildi

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Dolaplı Küvet

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/dolapli-kuvet.jpg

Banyolarımızda dolaplar yetersiz olabilir, küçük bir banyoya sahip olabiliriz ancak bu durumu kriz olarak görmeyin çünkü bu küvet size kocaman bir dolap alanı sağlıyor.

Mucitler, banyolardaki küvetlerin altında bulunan ve ölü alan olarak tabir ettiğimiz kısımda bir dolap olarak değerlendir...
Dolaplı Küvet
dolaplı küvet, icatlar, ilginç icatlar, küvet tasarımları

Dünyadaki İlk 3D Film

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/3D.jpg Çekilen İlk 3D Film



Dünyadaki ilk 3d film 10 Haziran 1915 tarihinde  Edwin S. Porter ve W.E. Waddell tarafından yapılan 3 adet çalışmanın sunumu ile tarihe geçti.

Edwin S. Porter ve W.E. Waddell tarafından yapılan ilk 3D film çalışmaları ile ilgili olarak film konuları birinde kırsal ya...
Dünyadaki İlk 3D Film
3d, ilk 3d film, ilk renkli 3d film, ilk sesli 3d film

12 Ağustos 2014 Salı

Şeffaf Ekmek Kızartma Makinesi

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/ekmek-kizartma-makinesi.jpg

Sabah kahvaltılarda iştahımızı açan kızarmış ekmekler kimi zaman yanar ve tatsız bir an olur. Bu noktada artık ekmeklerimiz kömür haline gelmeyecek.

Şeffaf bir tasarım ile içerisinde ekmeğimiz kızarırken izlemek de oldukça hoş. Ekmek kızarma aşamalarını zevkle izleyebilirsiniz. Ayrıca bu b...
Şeffaf Ekmek Kızartma Makinesi
ekmek kızartma makinesi, icatlara, ilginç icatlar, şeffaf ekmek kızartma makinesi

Dünyadaki İlk İtfaiye Teşkilatı

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/ilk-itfaiye.jpg İlk İtfaiye



Dünyadaki ilk itfaiye teşkilatı Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1720 yılında yeniçeri ocağına bağlı Dergâh-ı Âli Tulumbacı Ocağı ismi ile kurulmuştur. Bu teşkilat çıkan yangınları söndürmek ile görevliydi. Bu itfaiye yarı askeri olarak çalışıyordu.

Dünyadaki belediyeye bağl...
Dünyadaki İlk İtfaiye Teşkilatı
ilk itfaiye, İlk İtfaiye Aracı, ilk itfaiye teşkilatı

Dünyadaki İlk Çizgi Film

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/ilk-cizgi-film.jpg İlk Çizgi Film



Dünyadaki ilk çizgi film 1906 yılında Amerika'da James Stuart Blackton tarafından Vitagraph Co. adına yapılan "Humerous Phases of Funny Faces" isimli çizgi filmdir. Aynı yılda İngiltere'de ise Nisan ayında Walter Booth tarafından Charles Urban Trading Co. adına yapılmıştır.
...
Dünyadaki İlk Çizgi Film
film, ilk çizgi film, ilk çizgi film karakteri, ilk çizgi film nasıl yapıldı, tarihte ilk çizgi film

11 Ağustos 2014 Pazartesi

İlginç İcatlar ve Tasarımlar

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/bisiklet-lastigi.jpg Bisiklet Lastik Deseni

Bisikletler hayatımızda çocukluk döneminde tanıştığımız ve zevkle bindiğimiz aletlerdir. İlerleyen yaşlarda ulaşım, spor amaçlı da kullanırız. Bisikletlerimiz gezdiğimiz yerlerde lastik izi çıkarır. Bunu daha sempatik hale getirmek amaçlı kalp şeklinde desenleri olan bir...
İlginç İcatlar ve Tasarımlar
buluşlar, icatlar, ilginç icatlar, ilginç tasarımlar

Dünyadaki İlk Kadırga

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/ilk-kadirga.jpg İlk Kadırga



Dünyadaki ilk kadırga milattan önce 700 yılında Akdeniz'de Fenikeliler ve Mısırlılar tarafından kullanılmıştır.

Yapılan tarihsel araştırmalarda rastlanan bulgulara göre kadırga kullanımı milattan önce 480 yılında yapılmış olan Atina ve Pers İmparatorluğu savaşında kullanılmı...
Dünyadaki İlk Kadırga
ilk kadırga, kadırga

Dünyadaki İlk Korku Filmi

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/ilk-korku-filmi.jpg İlk Korku Filmi



Dünyadaki ilk korku filmi '' Le Manoir Du Diable '' ( Şeytan'ın Kalesi ) Film 1896 Fransız yapımlı olup , süresi 3 dakika dır. Filmin yönetmeni Georges Melies dir.

Dünyadaki ilk korku filmi 1908 yılında Amerika'nın Chicago kentinde Selig Polyscope Co. firması tarafından
...
Dünyadaki İlk Korku Filmi
film, ilk korku filmi

10 Ağustos 2014 Pazar

Dünyadaki İlk Takma Diş

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2012/12/takma-dis.jpg

Dünyadaki İlk Takma Diş


takma dis

ilk takma diş


Dünyadaki ilk takma diş, yapılan arkeoloji kazılarında 15. yüzyılda olduğuna dair bulgular vardır. Dünyadaki ilk porselen takma diş 1770 yılında Pariste  Alexis Duchâteau isimli eczacı tarafından yapılmıştır.


İsviçre’de bir tarlada yapılan bir kazı sırasında, 15. yüzyıldan kalma olduğu saptanan bir takım takma diş bulundu. Bu takımda, hem alt, hem de üst dişler vardı. Kemikten oyularak yapılan takma dişler, kirişlerle birbirine tutturulmuştu. Bu takma dişin, daha çok estetik amaçlarla yaptırıldığı ve yemek saatlerinde çıkarıldığı sanılıyor. İlk porselen takma diş, 1770 yılında Parisli eczacı Alexis Duchâteau tarafından yapıldı.


Duchâteau’nun ilk denemeleri başarısızlıkla sonuçlandı. Çünkü porselene ateşte biçim vermekte hayli zorlanıyordu ve ısının etkisiyle porselenin hacmi değiştiğinden, ilk çamurun miktarını ayarlamakta güçlük çekiyordu. Sonunda bir çift diş yapmayı başardı. Bunlar, gerçekten mükemmeldi. Parisli eczacı, ağzına taktığı bu dişleri ömür boyu kullandı. Deney sırasında Duchâteau’ya yardımcı olan Parisli  işçilerden Dubois de Chemant, yeni tür takma dişlerin üretimine başladı. Paris Tıp Fakültesi, bu dişler üzerinde yaptığı incelemelerden sonra, şu raporu yayınladı:


“Güzelliği, dayanıklılığı ve hijyenik yeterliliği mükemmel olan bu takma dişler, dişsiz insanlar için gerçekten çok yararlıdır.”


Bu sayede gelişen teknolojide insanların diş ile ilgili sağlık problemlerinin giderilmesinde bir başlangıç oldu.



Dünyadaki İlk Takma Diş

8 Ağustos 2014 Cuma

Dünyadaki İlk Film

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/ilk-film.jpg Dünyadaki İlk Film

Dünyadaki ilk çekilen film Garden Cafe isimli bir yerde, 28 Aralık 1895 yılında Lumiere Kardeşlerin yapmış olduğu bir belgeseldir. Yani kısaca ilk film aslında bir belgeseldir.
Louis, eşinin öğretmenlik yaptığı New York Sağırlar Okulu için bazı çalışmalar yapıyordu. Bu çalı...
Dünyadaki İlk Film
dünyanın ilk filmi, ilk film, ilk film gösterimi, ilk film ne zaman çekildi, ilk öykülü film, ilk renkli film, İlk senaryolu gerçek film, ilk sesli film, ilk sinema filmi

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Dünyadaki İlk Navigasyon Cihazı

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/ilk-navigasyon.jpg İlk Navigasyon



Dünyadaki ilk navigasyon cihazı 1932 yılında icat edilmiştir. Adı ise "iter avto" olarak bilinir.

Henüz o yıllarda teknolojinin günümüze göre oldukça geride olduğu düşünülürse bu gerçekten dahice bir buluştur. Bu navigasyon motor ile entegreli bir sistem sayesinde çalışma...
Dünyadaki İlk Navigasyon Cihazı
ilk navigasyon, ilk navigasyon aleti, navigasyonun icadı

Dünyadaki İlk Elektronik Seçim

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/08/oy.jpg İlk Elektronik Seçim



Dünyadaki ilk elektronik seçim 1964 yılında, Amerika'nın 7 bölgesinde düzenlenen Başkanlık Seçimleri için kullanılarak ilkler tarihine girmiştir.

İlk elektronik seçim Punched Card (Delikli Kart) adı verilen teknoloji kullanılarak, optik tarama sistemleriyle gerçekle...
Dünyadaki İlk Elektronik Seçim
ilk elektronik oy verme, ilk elektronik seçim, internetten oy verme

5 Ağustos 2014 Salı

Dünyadaki İlk Laptop

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/dunyadaki-ilk-laptop-bilgisayar.jpg Laptop İcadı



Dünyadaki ilk laptop 3 Nisan 1981 yılında Osborne firması tarafından icat edilmiştir. İlk portatif bilgisayar olarak commodor64 olarak 1984 yılında piyasada yerini almıştır.

Üretilen ilk laptop, oldukça ağırdı. Yaklaşık olarak 11 kilo olan bu taşınabilir bilgisayar, 1750 do...
Dünyadaki İlk Laptop
bilgisayar, ilk laptop, ilk taşınabilir bilgisayar, laptop tarihi

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Dünyadaki İlk Yürüyen Merdiven

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/ilk-yuruyen-merdiven.jpg Yürüyen Merdiven İcadı



Dünyadaki ilk yürüyen merdiven 15 Mart 1892 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'nin New York şehrinde  Jesse W.Reno tarafından yapılmıştır. Kullanılan ilk yürüyen merdiven Coney Island isimli yerde faaliyete geçmiştir.

Yürüyen merdiven döner bir sistem içerisind...
Dünyadaki İlk Yürüyen Merdiven
ilk yürüyen merdiven, türkiyede ilk yürüyen merdiven, yürüyen merdivenin icadı, yürüyen merdivenin ilki

3 Ağustos 2014 Pazar

Dünyadaki İlk Silgi

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/silgi.jpg Silginin İcadı



Dünyadaki ilk silgi 1770 yılında Edward Nairne tarafından İngiltere'de satışa sunulmuştur. Edward tesadüf eseri kauçuk parçalarının birleşiminde oluşan silme özelliğini fark etmiştir.

Londra'da 1770 yılında yayınlanan bir kitapta silgiden bahsediliyordu ve kitabın adı Fam...
Dünyadaki İlk Silgi
ilk silgi, silgi, silginin icadı, silgiyi kim buldu

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Dünyadaki İlk Moda Fotoğrafları

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/moda.jpg İlk Moda Fotoğrafları



Dünyadaki ilk moda fotoğrafları 1891 yılında Fransa'nın Paris şehrinde yayınlanan bir gazetede çıkmıştır. Paris moda gazetesi olan bu yayının ismi "La Mode Pratique" ilk moda fotoğraflarını yayınlamıştır.

Moda, daha çok giyim ve aksesuar olmak üzere hayatımızda hem...
Dünyadaki İlk Moda Fotoğrafları
ilk moda fotoğrafları, moda

29 Temmuz 2014 Salı

Dünyadaki İlk Kalp Elektrosu

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/ekg.gif İlk Kalp Elektrosu



Dünyadaki ilk kalp elektrosu çekimi 1903 yılında Leyden Üniversitesi bünyesindeki doktor William Einthoven tarafından günümüz tekniklerine kıyasla ilkel bir galvanometre ile çekilmiştir.

Kalp elektrosu, kalp atışlarını ve ritmini ölçülmesi işlemidir. Kısaca EKO ismi i...
Dünyadaki İlk Kalp Elektrosu
ekg, ilk kalp elektrosu, kalp elektrosu

27 Temmuz 2014 Pazar

İlkler Krolonoji (1800-1900)

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2011/08/kronoloji.jpg

1800 - 1900 yılları arasında tarihte gerçekleşen ilkler aşağıda sıralanmıştır.

1800 tarihinde gerçekleşen ilkler
- İlk trenyolu tüneli (Chapel Miltos, İngiltere, 1 Mayıs)
- İlk şeker fabrikası Horowitz, Avusturya)
- Demir baskı makinesi (Londra)
1801 tarihinde gerçekleşen ilkler
- Vit...
İlkler Krolonoji (1800-1900)
buluşlar, buluşlar ve icatlar, ilkler, kronoloji dünyanın ilkleri, sıralama, tarih, tarihte ilkler

Dünyadaki İlk Zarf

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/zarf.jpg Zarfın İcadı



Dünyadaki ilk zarf 16 Mayıs 1696 yılında, İngiltere'de Sir James Ogilvie tarafından hazırlanan bir mektup ile birlikte kullanılmıştır. Daha önceleri mektuplarda kullanılmayan zarfların kullanımı ilk defa James tarafından gerçekleşti.

James, yazdığı bu mektubu Sir William Tu...
Dünyadaki İlk Zarf
ilk zarf, ilk zarf üretimi, mektup, zarf, zarfın icadı

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Dünyadaki İlk Fan Kulübü

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/fan-kulup.jpg Dünyadaki İlk Fan Kulübü



Dünyadaki ilk fan kulübü 1900 yılında The Keen Order of Wallerites isminde İngiltere'nin Londra şehrinde kurulmuştur.

Fan kulüpleri bir sanatçı hayranlarının toplandığı ve paylaşımlarda bulunulan topluluktur. Bu kurulan ilk fan kulübü Lews Waller isimli o dönemi...
Dünyadaki İlk Fan Kulübü
fan kulübü, ilk fan kulübü

25 Temmuz 2014 Cuma

Dünyadaki İlk Kuduz Aşısı

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/kuduz-asisi.jpg İlk Kuduz Aşısı - Kuduz Aşısının Bulunuşu



Dünyadaki ilk kuduz aşısı Louis Pasteur tarafından 1885 yılında bulunmuştur. Bu dünya tarihinde bulunan 2. aşıdır.

Kuduz günümüzde halen oldukça öldürücü nitelikte olan ve hayvanlardan insanlara geçen bir hastalıktır. Bu hastalık, hayvanların sa...
Dünyadaki İlk Kuduz Aşısı
ilk kuduz aşısı, kuduz aşısı, kuduz aşısı ne zaman bulundu, kuduz aşısını ilk kim buldu, kuduz aşısını kim buldu, louis pasteur

İlginç Poşet Çay Tasarımları

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/ilginc_posetcaylari8.jpg Poşet çaylar çabuk hazırlanması bakımından günümüzde sık kullandığımız bir gıda ürünüdür. Bu çayları demleyip uzun süre beklememiz gerekmiyor. Sıcak su içerisinde 1 dk. gibi kısa süre içerisinde tutarak hazır hale getirebiliyoruz.

Tasarımcılar, buradan hareketle sallama çay diye de tabir edile...
İlginç Poşet Çay Tasarımları
gıda, ilginç poşet çay tasarımları, poşet çay

Dünyadaki İlk Eşittir İşareti

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/esittir.jpg Eşittir İşaretinin İlk Kullanımı



Dünyada ilk eşittir işareti 1557 yılında Londra 'da kullanılmıştır.

Galli matematikçi Robert Recorde 1557 yılında hazırladığı bir cebir kitabında eşittir işareti kullanmıştır. Bu işaret ilk defa kullanılmış ve soranlara eşittir işaretini neden iki çizgi ...
Dünyadaki İlk Eşittir İşareti
eşittir işarareti, ilk eşittir işareti kullanımı, matematik

24 Temmuz 2014 Perşembe

Parmak Mesafe Ölçer

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/smart-finger.jpg Uzaklıkları, mesafeleri ölçmek için kullandığımız metreler artık rafa kalkıyor. Oldukça kolay şekilde mesafe ölçmeye yarayan bir cihaz üretildi.



Bilim adamları kısa mesafeleri ölçmek amacı ile bir cihaz geliştirdi. Parmak metre olarak da tabir edilen bu cihaz, smart finger yani türkçe olar...
Parmak Mesafe Ölçer
akıllı parmak, parmak metre, smart finger

Diş Macunu Sıkacağı

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/dis-macunu-sikacagi.jpg Her gece yatmadan, yemeklerden sonra, sabahları dişlerimizi fırçalarız. Ama dış macununu genelde tam ortasından sıkıp, ardından dip kısımda kalan diş macunu tüp bitimine doğru bastırıp çıkartmaya çalışırız. Bilim adamları artık buna bir çözüm bulmuş.



Duvara monte edilen bu pratik gereç say...
Diş Macunu Sıkacağı
diş macunu, diş macunu sıkacağı

Özel Günleriniz İçin Beties

https://www.beties.com/resim/urun/beties-12-739-1404484229.JPG Hayatımıza anlam katan insanların mutluluğu elbette ki herkes için çok önemlidir. Özellikle bizim için önemli günlerde ufak hediyelerle onları şaşırtmak, mutlu etmek için çırpınır dururuz. Artık çok daha büyük sürprizlere ihtiyaç duyduğunuz, aklınıza gelebilecek her şeyi yaptığınızı düşündüğünüz ...
Özel Günleriniz İçin Beties
kek, kurabiye, pasta

Dünyadaki İlk Birleşmiş Milletler Fikri ve Üyeleri

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/birlesmis-milletler.jpeg İlk Birleşmiş Milletler Fikri



Dünyadaki ilk birleşmiş milletler fikri 2. Dünya Savaşı sonunda savaş galiplerinin oluşacak kararlarda anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması ve ileride bu konuda oluşabilecek herhangi bir tehdidin ortadan kaldırılması amacı ile ortaya atılmıştır. 1945 yılında ...
Dünyadaki İlk Birleşmiş Milletler Fikri ve Üyeleri
birleşmiş milletler, ilk birleşmiş milletler fikri, ilk birleşmiş milletler üyeleri

23 Temmuz 2014 Çarşamba

İlginç Ayakkabılık

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/ilginc-ayakkabilik.jpg Evimizin giriş kısmında bulunan ayakkabılıklar asla ama asla tüm ayakkabılarımızı almaz. Sığdıramadığınız bu ayakkabıları koyacak yer de oldukça zor bulunur. Tasarımcılar hem görsel olarak hem de bu dertten sizi kurtaracak şekilde bir ayakkabılık üretmişler.



Gördüğünüz üzere görsel olarak ...
İlginç Ayakkabılık
ayakkabılık, ilginç ayakkabılık

Kullanışlı Ütü Masası

 Bayanların ev işleri esnasında en zor gelen işlerden biri de ütü yapmaktır. Tabi ütü işi bittiğinde o ütü masasını koyacak bir yeriniz yoksa evinizde oraya buraya tıkıştırmak gerekir o ütü masasını kaldırmak için. Size bu konuda sorunu fırsata çeviren bir buluş önereceğiz.



Bu ütü masası, k...
Kullanışlı Ütü Masası
dekoratif ütü masası, ilginç icatlar, ütü masası

Yumurta Sarısını Ayıran Gereç

Yumurta ucuz ve oldukça protein deposu olan bir besindir. Bu gıda ürünü seri şekilde üretilir ve evlerimizde kısa sürede hazırlanabilen bir yiyeceğe dönüşür. Ancak yumurta ile yapılan farklı bir yiyecek hazırlarken bazen yumurtanın sarısını ayırmak ve kullanmak gerekir. İşte bu noktada çoğu zaman...
Yumurta Sarısını Ayıran Gereç
ilginç icatlar, silikon balık, yumurta sarısı ayracı

22 Temmuz 2014 Salı

Çanta Haline Gelen Şemsiye

 Yağmurlu bir günde dışarı çıkmak ne kadar zor geliyor ise, dışarı çıkarken şemsiyeyi de yanımızda taşımak bir o kadar zahmetli geliyor. Ancak bu durumda artık bir çözüm yolunuz var. En azından bayanlar için. Çünkü mucitler çanta haline gelen bir şemsiye icat etmiş. Bu sayede taşıma kolaylığı da s...
Çanta Haline Gelen Şemsiye
çanta, çanta haline gelen şemsiye, ilginç icatlar, şemsiye

Limon Spreyi

 Salataların vazgeçilmezi limon, hazırlanma aşamasında sıkılması gereken bir gıda ürünüdür. Limon sıkmak kimi zaman zahmetli hale gelir. Mucitler bu konuda pratik bir alet üretmiş. Bu alet sayesinde kolayca limonu salatanıza sıkabileceksiniz.



Görüldüğü üzere bir sprey şeklinde olan bu alet,...
Limon Spreyi
limon sıkacağı, limon spreyi

Dünyanın İlkleri

İlkler ve icatlar hakkında bilgiler bu sitede!
www.dunyaninilkleri.com

Dünyadaki İlk Vampir Filmi



Dünyadaki ilk vampir filmi Almanya'da 1922 tarihinde Nosferatu isimli film olarak yer alır.

Dünyada televizyonun icadı sonrası elbette televizyon sektöründe bir çok film çekilmiştir. Daha sonradan bu sektörde hazırlanan filmler kategorilere ayrılmıştır. Bu sektörlerde 1...
Dünyadaki İlk Vampir Filmi
ilk vampir filmi, vampir

Makarna Porsiyon Ölçer İcadı

Makarna günlük hayatta pratik yapılabilen ve bolca tükettiğimiz karbonhidrat deposu bir gıda ürünüdür. Pişirmesi de oldukça kolaydır ancak pişirme esnasında en çok kararsız kaldığımız konu ise makarna için miktar belirlemektir. Çünkü makarna piştiğinde hacmi artar ve daha büyük hale gelir. İşte b...
Makarna Porsiyon Ölçer İcadı
gıda, icatlar, makarna porsiyon ölçer

21 Temmuz 2014 Pazartesi

İlk Araba

Dünya tarihinde mühendislik harikası olan otomobiller, 1600 yıllarına dayanan bazı denemeler ve çalışmalar akabininde, günümüzde az yakıt yakan ve bir çok donanıma sahip konfor ve güvenliği üst düzeyde tutularak üretilmeye başlandı.

1886 yılında Benz motor firması bir taslak halinde motorlu taşıt tasarlamıştır. Bu proje ilk araba temellerini atmış ve geliştirilmeye başlanmıştır.

1770 yılında, Paul Cugnot “ FARDİER “ adını verdiği arabasını yaptı. Bu araba günümüzdeki otomobil ve lokomotiflerin atası sayıldı. Kendisi subay olduğu için topları taşımakta kullandı.

1786 yılında, Wayne Watt buharlı arabasını tasarladı ve bu arabayı öğrencisi Murdack hayata geçirdi. Bu arabada lokomotife benziyordu ve kullanan kişiler için, Fransızca da “ Ateşci “ anlamına gelen “ Chauffeur “ yani “ Şoför “ sözcüğü kullanıldı.

1802 yılında, İngiliz Maden Müh. Rich Trevithich yüksek basınçlı buharla çalışan bir buhar makinası yapıp, bunu ilk buhar lokomotifini hareket ettirmek de kullandı. Attan daha hızlı giden ilk taşıt olan Skyrocket ise 47 km/s hız yaptı.

1860 yılında Belçikalı Mucit Etienne Lonoir tarafından İlk Gazlı motor icat edildi. İçten yanmalı ve kömür gazı ile çalışan bu motor araba üzerinde de denendi.

1877 yılında Alman Müh. Nikolaus Otto dört zamanlı benzin motorunu yaptı.

1885 yılında Alman Gottlieb Wilhelm Daimler gaz ve petrolle çalışan motorunu yaptı aynı yıl oğlu John Daimler ve Maybach “ Reitwagen “ adını verdikleri ilk motorlu aracı yaptılar. Bu araç daha çok motosiklete benziyordu. Daha sonra ki yıllarda dünyanın değişik ülkelerinde otomobil yapımı yaygınlaştı.

1888 yılında Alman Karl Benz’ throughout eşinin kullandığı otomobili, otomobil tarihinin ilk uzun yolculuğunu gerçekleştirdi.

Dünya Tarihinde İlkler

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/cola.jpg Aşağıda sizlere tarihte ilkler hakkında bazı özet bilgiler sunacağız. Bu başlığı ayrıca ilgili konuyla alakalı görsellerle destekledik. Bu sayede kısa özet bilgilerle oldukça hoş vakit geçireceksiniz.



Dünyadaki ilk coca cola hangi renkteydi biliyor musunuz? Bugünkü renginden farklı olarak ...
Dünya Tarihinde İlkler
ilkler, tarihte ilkler

Dünyadaki İlk Vampir Filmi

http://img.youtube.com/vi/ZxlJxDr26mM/0.jpg İlk Vampir Filmi

Dünyadaki ilk vampir filmi Almanya'da 1922 tarihinde Nosferatu isimli film olarak yer alır.

Dünyada televizyonun icadı sonrası elbette televizyon sektöründe bir çok film çekilmiştir. Daha sonradan bu sektörde hazırlanan filmler kategorilere ayrılmıştır. Bu sektörlerde 1922 ...
Dünyadaki İlk Vampir Filmi
ilk vampir filmi, vampir

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Dünyadaki İlk Harddisk

Dünyadaki İlk Harddisk



Dünyadaki ilk harddisk 1956 yılında IBM şirketi tarafından üretilmiştir.

Dünyadaki ilk harddisk, diğer adıyla ilk sabit sürücü 1956 yılında IBM tarafından üretilen bir harddisk 'tir. IBM Eylül 1956‘da ilk bilgisayarını üretmiştir. 305 RAMAC . ağırlığı 1,5 TON,kapa...
Dünyadaki İlk Harddisk
bilgisayar, harddisk, ilk harddisk, sabit sürücü

İlk Borsa Nerede Kurulmuştur?

Dünyadaki tip borsanın Kütahya'da kurulduğunu Biliyor Musunuz?

Tarihteki tip borsa Roma Döneminde Bazi fiyatlandırmalar yaparak satıcıların ürünlerini YÜKSEK fiyatlardan satmasını Engellemek amacı Ile Kurulmuştur. Borsada belirtilen met mal Skypee nize Bir tabloda taş Üzerine oyularak yayınlanıyordu. Yani günümüzdeki Gibi internetten Açıp borsaya Göz atamıyordunuz.

Gerçek anlamda günümüz borsasına Yakın Manzara Bir sistemde 1531 yilinda borsa Kurulmuştur. 3 yılında ise bir bina olarak Amsterdam'da kurulmuştur.

18 Temmuz 2014 Cuma

Altın ve Döviz Seyri

http://www.haremaltin.com/wp-content/uploads/2013/05/hakkimizda.jpg

altın fiyatları her geçtiğimiz gün, hatta her saat değişime uğramakta ve bu değişimler altın ile alakalı tüm piyasaya aniden yansımaktadır. Altının yanında da döviz fiyatları dünyada olup biten her türlü gelişimden etkilendiği gibi ani inişler ve çıkışlar yaşayabilir.


hakkimizda Altın ve Döviz Seyri


Özellikle son dönemde döviz fiyatları ve altın fiyatlarında meydana gelen değişimler bazı vatandaşları sevindirmiş bazılarını ise hüsrana boğmuştur. Altını güvenilir bir yatırım aracı olarak kullanan ailelerin bazılarının bu düşüncesi yanlış çıkmış bazılarının ise doğru çıkarak onlara büyük kar sağlamıştır. Günümüzde internetin de getirdiği yenilikler sayesinde altın fiyatlarını ve döviz fiyatlarını takip etmek oldukça kolaylaşmış ve artık çoğu ailenin yatırım konusunda ilgi odağı olmuştur. Fakat geçtiğimiz son dönemlerde Avro ve Dolar yüksek bir tırmanışa geçmiş ve Türk lirasının değeri oldukça düşmüştür. Piyasa sarsıntıya uğramış ve bu gelişme hayatımızın her alanını etkilemiştir.


Altın fiyatlarını ve döviz fiyatlarını yakından takip ederek kar etmek mümkündür ancak geniş bir sermaye gerektirebilir. Bu nedenle altın piyasası iyi araştırılmalı ve döviz yorumları dikkatli okunmalıdır.

______________________________________________________



Altın ve Döviz Seyri
altın, altın fiyatları, döviz fiyatları

İhtişamlı Pırlantalar

http://www.emelpirlanta.com/resim/urun/emel-10-13-1033-1398937823.jpg

İhtişamlı pırlantalara kim sahip olmak istemez ki? Hem de oldukça uygun fiyatlarla ve uygun ödeme şekilleriyle. Sizler de sevdiğiniz kişiye ya da kendinize bu ihtişamlı pırlantalardan birini hemen alabilirsiniz. pırlanta denince genelde akla ilk gelen her zaman tektaş oluyor.


emel 10 13 1033 1398937823


Pırlanta tektaş tasarımları her zaman diğer tasarımlara göre daha ön planda oluyor ve haliyle daha çok tercih edilen ve en çok satılan ürünler oluyor. Özellikle yıl dönümleri, evlilik teklifleri, doğum günleri ve kadınlar günü gibi özel günlerde daha çok tercih edilen pırlanta tektaş*modelleri kadınları mutlu etmeye devam ediyor.



Pırlanta tektaş modellerinin yanı sıra pırlanta kolye ve pırlanta*küpemodelleri de ilgi çekenler arasında bulunuyor. Pırlanta kolye ve küpe modellerinde takım halinde yani set halinde satılan tasarımlar da bulunuyor. Fakat ayrı ayrı almayı tercih ederseniz de oldukça farklı ve çok sayıda tasarımı bulmanız kolay oluyor. Böylece mutlaka zevkinize uygun olan pırlanta seçeneklerini de bu sayede bulmuş oluyorsunuz.


emel 14 47 541 YY0070B 1386603208


pırlanta*kolyetasarımları arasında bu yıl hayvan figürleri ve kalp figürleri ön plana çıkarken pırlanta küpe tasarımlarında daha çok küçük taşlı kısa modeller ve büyük taşlı uzun modeller ön plana çıkan modeller arasında bulunuyor ve bu modeller kadınların en çok tercih ettiği modeller arasında bulunduğu için aynı zamanda 2014-2015 yılının da trendleri arasında bulunuyor.


 



İhtişamlı Pırlantalar
pırlanta, pırlanta kolye, pırlanta küpe, pırlanta tektaş

Dünyadaki İlk İple Yazılan Kuran

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/iple-yazilan-kuran.jpg

Dünyadaki İlk İple Yazılan Kuran


iple yazilan kuran

ilk iple yazılan kuran


Dünyadaki ilk ip ile kuran yazımı Suriye vatandaşı olan Mohammed Maher Hadri tarafından hazırlanmış ve Başakşehir Belediyesi tarafından sergiye açılmıştır.


Mohammed’in hazırladığı bu Kuran-i Kerim yaklaşık 12 yıl süresinde hazırlandı. Suriyeli terzi, 12 yıl boyunca sabırla bu sanatı devam ettirdi.


Dünyada birçok farklı Kuran hazırlanmış ve sunulmuştur ancak iple yazılan Kuran dünyada bir ilk! Mohammed hazırlamış olduğu iple yazılan Kuran’ı hattat gibi hazırladığını, altın renginde ve özel bir iple yazdı. Kendisinin deli olduğunu düşünnlerin dahi olduğunu ancak kendisinin sabırla bu sanatı devam ettirdiğini anlatan Mohammed;


”Küçükken devamlı Kur’an yazmak istiyordum. Terzilik mesleğini tam öğrendikten sonra Kur’an-ı farklı, özel bir şekilde yazmak istedim. Eşimle hep istişare ederek planlar yaptım. İple, ilk olarak, ‘veme tevfigi, ille billeh’ yazdım. Çok güzel bir görüntü ortaya çıktı. Sonra Vakıa suresinin tamamını yazdım. Gören herkes çok beğendi. Bundan sonra Kur’an-ı Kerim’i yazmayı aklıma koydum. Bu konuda eşimden büyük destek gördüm. Çevremdeki insanlar ise benim deli olduğumu düşündüler. İnsanlara çok garip geldi. Bu, beklemedikleri bir şeydi.” dedi.


Bitirilen bu çalışma ardından din alimlerinin incelemeleri sonucu onay alan bu Kuran-i Kerim, Guinness rekorlar kitabına dahi girmeye aday.


Mohammed diğer çalışmalarını da bir sergide sunum yapmaktadır.


 



Dünyadaki İlk İple Yazılan Kuran
ilk iple yazılan kuran, kuran, kurani kerim

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Zeus Heykeli

Dünyanın 7 Harikası arasında Zeus Heykeli yer alır. Bu yapıt milattan önce 450 yıllarında Tanrılar Kralı adı verilen Zeus için yapılmıştır.
Dünyanın 7 Harikası arasında Zeus Heykeli yer alır. Bu yapıt milattan önce 450 yıllarında Tanrılar Kralı adı verilen Zeus için yapılmıştır. Yunanistan’ın Olimpos şehrinde yapılan bu harika, Phidias adı verilen ünlü heykeltraş tarafından yapılmıştır.

İlkler

Dünya Tarihinde İlkler
http://tarihteilkler.wordpress.com/feed

Dünya Tarihinde İlkler
http://dunyanin-ilkleri.tumblr.com

Dünyadaki İlklerden Bazıları

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/ilk-kilise.jpg

Dünyanın İlkleri


Tarihte gerçekleşen ilkler oldukça fazladır. Bu ilkler hakkında size özet bilgi amaçlı bu konuyu hazırladık. Aşağıda ilkler hakkında yazılardan derlediğimiz özet bulunmaktadır.


Dünyadaki İlk Kilise


ilk kilise Dünyadaki İlklerden Bazıları

ilk kilise


Dünyadaki ilk yapılan kilise Türkiye sınırlarında bulunmaktadır. Antakya tarafından bulunan bu kilise St. Pierre kilisesidir. Bu kilisenin bir diğer özelliği ise Hz. İsa’ya inanlara Hristiyan ismi ilk defa bu kilisede takılmıştır.


Dünyadaki İlk Televizyon


tv Dünyadaki İlklerden Bazıları

tv


John Logie Baird tarafından icat edilen ilk televizyon, 1926 yılında bir lavabo ve bir çaydanlık kullanılarak imal edilmiştir. İlk televizyon elektronik değil, mekanik olarak yapılmıştır.


Dünyadaki İlk Üniversite


universite Dünyadaki İlklerden Bazıları

universite


İlk defa 859 yılında Emevi Devleti sınırları içerisinde yapılan ilk üniversite Keyruvan Üniversitesidir. Tarihte Eski Yunan ve Roma dönemlerinde de benzer kurumların olduğu ancak ilk üniversite olarak Keyruvan Üniversitesi tarihte geçmektedir.


İlk Bulaşık Makinası


bulasik makinesi Dünyadaki İlklerden Bazıları

bulaşık makinesi


Dünyadaki ilk bulaşık makinesi 1889 yılında Amerika Birleşik Devletleri sınırları içinde bulunan Indiana eyaletinde Bayan W. A. Cochran tarafından icat edildi. Bulaşık makinesi patenti 1880 yılında Joel Houghton tarafından alınmıştır. 



 


 


 


 


 



Dünyadaki İlklerden Bazıları
ilk bulaşık makinası, ilk kilise, ilk televizyon, ilk üniversite, ilkler

Dünyanın İlk Uçan Arabası

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/ucan-araba.jpg

Dünyanın İlk Uçan Arabası


ucan araba Dünyanın İlk Uçan Arabası

uçan araba


Dünyadaki ilk uçan araba sistemi üzerinde şu an İsrail’de çalışmalar yapılmaktadır. İsrail Uzay ve havacılık Dairesi’nin bahçesinde araçların havada kalması sağlanacak bu sistemde, 500 metre uzunluğunda döşenecek olan ray sistemi, buradaki araçları havada tutacak.


skyTran isimli firma tarafından yapılacak olan çalışma, başarılı sonuçlar vermesi halinde yaygınlaşıp ticari anlamda kullanılacak. Şu an deneme aşamalarında olan bu sistem, 2015 yılı sonlarında tamamlanacak. İlk uçan araba sistemi olarak geçecek bu sistem, aslında araçların havada gidip gelmesi sadece sınırlı bir alanda olacak.


Bu sistem içerisindeki araçların 70 km. hız yapabileceği bu alan, eğer olumlu sonuçlar alınması halinde ilk defa uçan sistem olarak tarihe geçecek ve ticari uygulama yapılması halinde bu hız limitinin 240 km./ sa. hıza ulaşabileceği belirtiliyor.


Kaynak: TRT


 



Dünyanın İlk Uçan Arabası
ilk uçan araba, uçan araba sistemi

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Test Post from Dünyanın İlkleri

Test Post from Dünyanın İlkleri http://www.dunyaninilkleri.com

YACHT CHARTER, CABİN CHARTER VE MOTOR YACHT KİRALAMA HİZMETLERİ

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/yat-tekne-300x203.jpg

Yaz aylarının gelmesiyle farklı ve özgün tatil seçenekleri arayışına girmek de kaçınılmaz oluyor. bodrumda5 yıldızlı  otellerin sunduğu doğadan uzak; ancak konforlu hizmetlerinden sıkılan ve daha farklı bir tatil arayışına girenlerin tercihi olan yacht charter hizmetleri, cruis gemilerinin tekdüze tatil anlayışının dışında farklı ve özgür bir seyahat imkanı sunmaktadır. Barbaros yatçılık firması tarafından sunulan tekne kiralama hizmetinde vergiler, personel sigortaları, yeme içme giderleri ve yakıt gibi ihtiyaçların karşılandığı paket fiyatlar bulunmaktadır.Ayrıca özel tercihler ve extra eğlencelerinde fiyatlara eklendiği özel paket fiyatlar görüşmeler neticesinde oluşturulabilmektedir.


yat tekne 300x203 YACHT CHARTER, CABİN CHARTER VE MOTOR YACHT KİRALAMA HİZMETLERİ

yat


Teknenin tamamının değil de sadece bir kabinin kiralanması esasına dayanan cabin charter sisteminde ise her hangi bir gruba dahil olmadan farklı insanlarla birlikte keyifli bir tatil yapma imkanı bulunuyor. Farklı deneyimler yaşamayı mümkün hale gelirken farklı ülkelerden insanları da tanıma fırsatı da yakalanabilmektedir. Kabin kiralama usulü deniz seyahati şeklini tercih edenler için tahsis edilen klasik guletler, 6 veya 8 kabinli olduğu için kısa sürede uyumlu bir iletişim kurulabilmekte ve tatilin keyifli bir şekilde sürdürülmesi sağlanabilmektedir.


yat 300x200 YACHT CHARTER, CABİN CHARTER VE MOTOR YACHT KİRALAMA HİZMETLERİ

yat


Yat kiralama ve kabin kiralama hizmetlerinden farklı olarak hızlı ve eğlenceli bir seyahat için uygun ortamı sağlayan motor yacht kiralama hizmetleri özellikle macera ve eğlence tutkunları tarafından tercih edilmektedir.2-4 veya 8 kişilik olan sürat tekneleri guletlerden farklı olarak rahat ve konforlu bir seyahat imkânı sunmaz.


 



YACHT CHARTER, CABİN CHARTER VE MOTOR YACHT KİRALAMA HİZMETLERİ
cabin charter, motor yacht, yacht charter

3 Temmuz 2014 Perşembe

Mantar Zehirlenmesi

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/mantar.jpg

mantar Mantar Zehirlenmesi

mantar


Herkesin sevdiği doğal besin kaynaklarından biri olan mantar, dikkat edilmediği zaman zehirlenmelere yol açabilen bir besin kaynağıdır. Mantar zehirlenmesi ile ilgili bilinmesi gereken çok önemli bilgilerin yer aldığı sağlık sitemizi inceleyerek daha sağlıklı şekilde mantar keyfinize devam edebilirsiniz. Tedavi sürecinde yapılması gerekenler, öncesinden alınması gereken tedbirler, mantar hakkında bilinmesi gereken önemli bilgilerin tamamının yer aldığı sitemizde zehirlenme tedavisi ile ilgili bilmeniz gereken çok önemli bilgileri sitemizden bulabilirsiniz. Daha kısa sürede başa gelen hastalıktan kurtularak sağlıklı günlere yeniden “Merhaba” diyebilmek için sitemizi incelemenizi tavsiye ediyoruz. Bilinmesi gereken tüm yönlerini uzmanların dilinden öğrenerek bilgilerinizin artmasını sağlayabilirsiniz. Daha pratik yöntemler ve bilinmesi gereken tüm detaylar sitemizde ziyaretçilerimize sunulmaya devam ediliyor.


Hastalıkların belirtileri hakkında bilgi sahibi olan insanlar, hastalıklardan daha erken zamanda kurtulabiliyorlar. Bunun en büyük nedeni erken müdahale için gerekli çalışmaların yapılmasıdır. Mantar zehirlenmesi belirtileri hakkında bilmeniz gereken tüm detayların yer aldığı sitemiz sayesinde de hastalıklardan kurtulmanın ve mücadele etmenin kolaylıklarını yaşayabilirsiniz.



Mantar Zehirlenmesi
mantar zehirlenmesi, mantar zehirlenmesi belirtileri, zehirlenme tedavisi

Janson Beckett Alphaderma Ce

http://www.narecza.com/class/INNOVAEditor/assets/Markalar/jansonbeckettpromo.png

jansonbeckettpromo Janson Beckett Alphaderma Ce


 


 


 


 


 


 


Daha genç, daha güzel bir cilde ulaşmak için, ciltlerde meydana gelen kırışmaları önlemek için yapmanız gereken en iyi şey cildinizi iyi bir şekilde beslemektir. Cilt sağlığının kalıcı olmasını sağlamak için geliştirilen ve özellikle de ileri yaşlarda kullanımlarda oldukça etkili olan bir ürünün varlığını söylemek herhalde bütün bayanları mutlu edebilecek haberlerden biri olur. Bahsettiğimiz harika ürün janson beckett ürünleridir. Gerçek anlamda cilt dostu olan bu harika karışımlar sayesinde cildinizin doğal güzelliğini kaybetmeyeceksiniz. Dermokozmetik ürünler arasında en çok tercih edilen marka olmasının nedeni ciddi sonuçları sağlamasıdır. Türkiye satışını yaptığımız narecza sitemizi ziyaret ederek ürün hakkında detaylı bilgilere ulaşabilir, kolay sipariş özelliklerinden faydalanarak kısa sürede elinizin altında bulabilirsiniz. Ürünün kalitesi hakkında ön bilgi edinmek için sitemizden janson beckett yorumları konularını inceleyerek daha net bir şekilde karar verebilirsiniz. Cildiniz üzerinde nasıl bir etki bırakacağı ile ilgili ön bilgi olması açısından bunu yapmanız daha iyi olacaktır.


 



Genç bir cildin pırıl pırıl parlamasını zamanlara sığdırmak istemeyenler için gelişmiş formül içeren çözümleri deneyerek gençliğinizi koruma altına alabilirsiniz. Bir ürünün kalitesi hakkında en etkili bilgilere ancak kullananların söylediklerini inceleyerek ulaşabilirsiniz. Bu yüzden janson beckett ürünleri kullananlar bölümünü sitemizde oluşturarak doğal yorumların neler olduğunu öğrenmenizi sağlıyoruz. Bu sayede şüpheye düşmeden ürün siparişi vermeniz daha da kolay olacaktır.


Cilt kırışmalarına karşı etkili formüle sahip olan cilt bakım ürünleri üzerinde değerlendirme yapmak istediğinizde işin uzmanı sitemizi inceleyebilirsiniz. janson beckett ürünleri hakkında öğrenmek istediğiniz tüm detayları fazlasıyla sunduğumuz sitemiz ile daha genç bir görünüme kavuşmanın keyfini çıkartacaksınız. Daha kapsamlı bilgiler ve ürün siparişini vermek için sizi de sitemize bekliyoruz. Daha genç görünmek isteyenleri davet ediyoruz.


Kaynak: http://www.narecza.com/Janson-Beckett,LA_1901-3.html



Janson Beckett Alphaderma Ce
janson beckett, janson beckett ürünleri

Dambıl Çalışma Programı

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/dambil.jpeg

 Dambıl Çalışma Programı

dambıl


Her çalışma kendine göre hassasiyet ister. Yani kişinin kendi başına kendi istediği gibi çalışması ile programlı çalışması arasında oldukça fark vardır. Günümüzde spor yapmak isteyenler için de programlı çalışmaların yer aldığı sitemizi incelediğinizde bu konuların ne kadar hassasiyet gerektirdiğini daha net anlayacaksınız. Dambıl hareketleri yapılmadan önce yapılması gerekenler, beslenmesi hakkında bilgiler ve daha fazlasına yer verdiğimiz sitemizi incelediğinizde bir uzmandan ders almış kadar bilgi sahibi olacaksınız. Bu da kendi başınıza yapacağınız çalışmalarda en büyük yardımcınız olacaktır. Sezonun yaz aylarını göstermesiyle giydiğiniz bodylerin daha çok yakışması için göğüs kasları, karın kasları ve altta giydiğiniz şortlarda belli eden bacak kaslarının oluşmasında yardımcı olacak çalışma bilgilerini inceleyerek kısa sürede nasıl kaslı bir vücuda sahip olabileceğinizi net bir şekilde öğrenebilirsiniz. Son zamanların çok fazlasıyla kullanılan takviye gıdaları hakkında da bilgiler sunduğumuz sitemizi inceleyerek doğru kullanım hakkında bilgi sahibi olacaksınız bu da her anlamda kullanacağınız ürünlerden olumlu sonuçları elde etmenizi sağlayacaktır.


Bilinmesi gereken önemli konular, çalışmalar esnasında yapılması gerekenler ve daha fazlasına yer verdiğimiz vücut geliştirme sitemizde Dambıl çalışma programı hakkında bilgilerinizi arttırarak daha sağlıklı bir şekilde çalışmalarınızı gerçekleştirebilirsiniz. Sağlıklı çalışma ve olumlu sonuçlar için mutlaka bilmeniz gereken detaylara yer verdiğimiz sitemizden siz de faydalanarak gerçek anlamda kaslı bir vücuda sahip olmanın kolaylıklarını yaşayacaksınız.


En güzel çalışma şekli ve çalışma öncesi ve sonrası hakkında bilmeniz gereken önemli bilgilere yer verdiğimiz web sitemizin sürekli güncel olması dambıl konularında sürekli yeni bilgileri bulmanızı sağlıyor. Bu da en ince ayrıntısına kadar spor yaparken dikkat etmeniz gerekenler hakkında size yardımcı olacaktır. Daha fazla detay ve konuların açıklamaları için sitemizi ziyaret etmeye devam edin.


Kaynak: http://www.vucutgelistirmetv.com/dambil-egzersizleri-faydalari.html



Dambıl Çalışma Programı
dambıl, dambıl çalışma programı, dambıl hareketleri

2014 Gelinlik Modelleri

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/2014-gelinlik-modası.jpg

2014 gelinlik modası 2014 Gelinlik Modelleri

2014-gelinlik-modası


Yaz döneminin gelmesiyle birlikte moda dünyasında en çok değişimlerin görüldüğü alanlar da kendini göstermeye başladı. Genç kızların hayalini süsleyen gelinlikler üzerinde de ciddi anlamda farklılıklar kendini gösteriyor. Yeni sezonda kapalı modellerden açık modellere varıncaya kadar her telden gelinlik bulmak çok daha rahat olacak. Modacıların genç bayanlara yönelik yaptıkları çalışmaları inceleyebileceğiniz sitemizde güncel tuttuğumuz konular arasında gelinleri yakından ilgilendiren gelin saç modelleri konularını sürekli yenileyerek eklemeye devam ediyoruz. Sitemizi inceleyerek en güzeline sahip olmanın kolaylıklarını elde edebilirsiniz.


Gelinlerden söz ederken, sadece giydikleriyle değil, aynı zamanda saçlarıyla da çok dikkat çekmek isterler. Neticede hayat sayfalarından sadece bir güne sığdırılan düğünün en güzel geçmesi adına bunu yapmak zorunda hissederler kendilerini. Her sezon değişen modellerin de olması işlerini kolaylaştırmak adına aslında seçenekler sunuyor. Mesela bu sezonda prenses gelinlik modelleri üzerine çok fazlasıyla model bulmak oldukça kolaydır. Yani topuzundan, örgüsüne varıncaya kadar gelinlerin tercih edebilecekleri belki de yüzlerce saç modelinden söz etmek mümkündür. Bunlar arasında dilediğinizi seçerek saçlarınıza uygulama kolaylıklarıyla sizlere sunduğumuz sitemizi ziyaret etmeye devam ederek, en şık detaylara sahip olmanın keyfini çıkartın.


Tabi mesele sadece saç modelleri değil, tesettürlü hanımlar için de yeni seçeneklerden söz etmek gerekiyor. Yani moda dünyası tek yönlü olarak işlemiyor. Daha farklı alanlarda daha fazla model ve tarz seçenekleriyle bayanların karşısına çıkmaya devam ediyor. Yeni sezonun en gözde gelinlikleri arasında kendini gösteren kapalı modeller, bayanların ilgisini çekecek tarzda üretilmiş. Yani kapalı gelinlik modelleri konusunun incelenmesi gerektiğini söylemek gerekiyor. Farklı işleme ve detaylara yer verilen yeni sezonda her kesin kendine göre bir stil yapması ya da bir model beğenmesi oldukça kolay olacak.


Kaynak: http://www.makyajtelevizyonu.com/prenses-gelinlik-modelleri.html



2014 Gelinlik Modelleri
gelin saç modelleri, kapalı gelinlik modelleri

Dünyadaki İlk Borsa

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/07/ilk-borsa.jpg

Dünyadaki İlk Borsa


ilk borsa Dünyadaki İlk Borsa

ilk borsa


Dünyadaki ilk borsa Türkiye’de Kütahya ili sınırları içerisinde kalan eski yerleşim yeri Aizanoi ‘de kurulmuştur.


Roma İmparatorluğu döneminde Dioeletianus enflasyon ile mücadele etmek için bazı ürün ve mallar için satış bedelleri yayınlamıştır. Bu bedeller taş bloklar üzerine kazınmış ve bu şekilde yayınlanmıştır. Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesine bağlı olan bu bölge dünyadaki ilk borsa olma özelliği taşımaktadır.


Günümüzdeki borsa sistemini düşünürsek, gıda pazarı ise ilk kez milattan sonra 250 yılında kurulmuştur. Bu tarihten 50 yıl kadar sonrasında borsa işlemleri yapılmaya başlanmış ve enflasyon ile mücadele edilmiştir. Bu sayede fahiş fiyatlandırmanın önüne geçilmeye çalışılmıştır.


Gerçek anlamda ilk borsa 1531 yılında kurulmuştur. Dünyadaki ilk borsa binası olarak da 1613 yılında Amsterdam’da açılan bir bina olarak bilinir.


Günümüzde Aizanoi birçok turistin ilgisini çekmektedir. Bu bölgeye her sene gelen turistler bu bölgeyi 2. Efes olarak bilir. Ayrıca dünyada en sağlam olarak kalan en eski olan Zeus Tapınağı, stadyum, tiyatro, hamam, sütunlu cadde ve ilk borsa burada yer almaktadır.


dünyanın ilk borsası, tarihte ilk borsa binası, ilk borsa nerede kuruldu, ilk borsa binası nerededir, tarihte bilinen ilk borsa binasi, dünyada ilk borsa konuları hakkında bilgiler bulabilirsiniz.



Dünyadaki İlk Borsa
borsa, ilk borsa, ilk borsa binası, ilk borsa nerede kuruldu

7 Haziran 2014 Cumartesi

Dünyadaki İlk Ampul Resmi

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/06/ilk-ampul.jpg

Dünyadaki İlk Ampul Resimleri


Dünyadaki ilk ampul 1879 yılında ampulün mucidi olan Thomas Alva Edison tarafından icat edilmiştir.



ilk ampul resmi


ilk ampul resimleri


ilk ampul resimler


ilk ampul resim




ilk ampul görsel


ile ilgili bilgiler bulabilirsiniz.



ilk ampul Dünyadaki İlk Ampul Resmi

ilk ampul


Ampulün patenti 1 Kasım 1879 günü alınmıştı. Ama çok geçmeden Edison ‘un filament olarak kullandığı karbonize edilmiş dikiş ipliğinin sürekli yanmak için uygun olmadığı görüldü. 1880′in başlarında Thomas Alva Edison, filament olarak karbonize edilmiş kağıt kullanmaya başladı. Bunlardan daha iyi sonuç alınca, Ekim ayında seri üretime geçti.


ilk ampul 1 Dünyadaki İlk Ampul Resmi


İlk Ampul


thomas alva edison Dünyadaki İlk Ampul Resmi



Dünyadaki İlk Ampul Resmi
ilk ampul görsel, ilk ampul resim, ilk ampul resimler, ilk ampul resimleri, ilk ampul resmi

Dünyanın İlk Vampiri

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/06/ilk-vampir.jpg

Dünyanın İlk Vampiri


ilk vampir Dünyanın İlk Vampiri

ilk vampir


Dünyadaki ilk vampir bir Türk olarak tarihe geçti. Denizli’de yaşadığı ve 23 yaşında olduğu belirtilen kişi ilk vampir olarak tarihe geçti.


Journal of Psychotherapy and Psychosomatics son sayısında dünyanın ilk vampiri olduğu tespit edilen 23 yaşındaki bir Türk’ün tıbbi hikayesine yer verdi.


Evli olan bu genç, kan içmeden duramıyor. Bu nedenle de doktorlar tarafından sürekli gözetim altına alınmış.


Denizli’de 17 yıl önce babası Himmet Soğancı’yı öldürdükten sonra kanını içen ve “Vampir Ömer” lakabı alan Ömer Soğancı’yı akıllara getirdi. Dünya tıp literatüründe “vampirizm” olarak belirti gösteren ilk vaka olarak geçen bir Türk gencinin “dissosiyatif kişilik bozukluğu” rahatsızlığıyla ilgili makale yazan Dr. Direnç Sakarya, hastanın kan içme davranışının, bir bağımlılık olmadığını, yaşadığı ruhsal bozukluğun bir sonucu olduğunu bildirdi. Dr. Sakarya, dün gencin tedavi olduğunu da açıkladı.


İlk Vampir Denizli İlinde!


Journal of Psychotherapy and Psychosomatics’in son sayısında Denizli’de yaşayan 23 yaşındaki bir gencin tarihin karanlık dönemlerinin korkulu yaratığı vampir hikayesi yer aldı. Tıp literatürüne giren dünyanın ilk vampirinin yer aldığı hikayede, kimliği belirtilmeyen genç adamın, hayatında geçirdiği birkaç travmatik deneyimden sonra kan içmeye başladığı ve bunun artık kendisi için nefes almak gibi bir ihtiyaç haline geldiği kaydedildi. Ayrıca dergide gencin önce kendini sonra da başkalarını yaralayıp kanlarını içtiği, babasının ise son çare olarak kan bankasından kan aldığı bilgisi yer aldı.


Gencin yaklaşık 2 yıl önce Denizli Askeri Hastanesi’nde tedavi olmaya başladığı ifade edilirken, o dönem asteğmen olarak görev yaptığı öğrenilen Dr. Direnç Sakarya tarafından hastalığına teşhis konduğu kaydedildi. Dr. Sakarya’nın buradan terhis olduktan sonra Kastamonu Dr. Münif İslamoğlu Devlet Hastanesi Psikiyatri Servisi’nde görev yaptığı öğrenildi. Dr. Sakarya ve ekibinin ilk bulgularına göre hastanın çoklu kişilik sorunu, travma sonrası stres bozukluğu kronik depresyon ve alkol bağımlılığı yaşadığı tespit edildi.


Dr. Direnç Sakarya, kimliğini açıklamadığı hastanın 3 ay arayla iki kez yatırılarak tedavi edildiğini ve uygulanan tedaviden önemli ölçüde başarı sağlandığını söyledi. Dr. Sakarya şunları kaydetti:


“O dönemde uyguladığımız tedaviden hasta fayda gördü. Hastanın kan içme davranışı bir bağımlılık değildi, altta yatan ruhsal bozukluğun sonucuydu. Bozukluğa odaklanmak, kan içme davranışının sonlanmasına neden oldu. Hastanın problem yaratan davranışları geçince sosyal hayata katıldı. Bu vaka üzerinde durmamamızın nedeni travmatik stresle şiddete başvurma arasındaki ilişkiyi araştırmaktı. Bu kişi, hayatta pek çok güçlükle karşılaşmış ve yardım arayan konumdaydı. Bu tür davranışların nedeni başkalarına karşı kötü niyetli olması değildi.”


Makalede, “vampir özelliği” gösteren ilk hasta olduğu belirtilirken, talihsiz gencin 4 aylık kızını kaybettiği, amcasının gözünün önünde öldürüldüğü, bir arkadaşının cinayet işlediğine tanık olduğu belirtildi. Çocukken şiddet gördüğü, 5 ile 11 yaş arasında hiçbir şey hatırlamadığı bilgisi yer alan hastanın çoklu kişilik sorununun devam ettiği, kan içme ihtiyacının ise azaldığı ifade edildi.


Denizli Valisi: “İLİMİZDE DEĞİL” dedi.


Denizli Valisi Abdülkadir Demir, şu anda Denizli Askeri Hastanesi’nde böyle bir hastanın tedavi görmediğini belirtti. Vali Demir, “Şunu biliyoruz ki ismi geçen doktor 1,5 yıl önce Denizli Askeri Hastanesi’nde vatani görevini yapıyormuş. Askeri yetkililerden aldığım bilgiye göre makalesinde yer verdiği olayla ilgili ne garnizon komutanının ne de hastane baştabipliğinin haberinin olmadığını öğrendim” dedi.


Tıp literatürüne giren dünyanın ilk vampirinin Denizli’de olduğunun duyulmasının ardından kentte 17 yıl önce meydana gelen vahşi cinayet ve yaralamalar akıllara geldi. 1996 yılında Ömer Soğancı, eşi Biray Soğancı ve hiç tanımadığı Mehmet Aslan’ı ısırarak hastanelik etti. Soğancı, iki yıl aradan sonra babası Himmet Soğancı’yı başına taş vurup öldürdükten sonra kanını içtiği için, “Vampir Ömer” diye anıldı. Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde idam istemiyle hakkında dava açılan Soğancı, akli dengesi yerinde olmadığı gerekçesiyle Manisa Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi altına alınmıştı.


Eşi Biray Soğancı, Mehmet Aslan’ın boynunda diş izleri görüldüğü doktorlar tarafından tespit edilmiş, yaşanan bu olaylar Denizli’de büyük tedirginlik yaratmıştı. Ömer Soğancı, uzun yıllar tedavi altına alınmış, o dönemlerde Denizli’de “Çivici Katil” olarak bilinen ve 5 kişiyi başlarına çivi çakarak öldüren Süleyman Aktaş ile aynı koğuşta yer almıştı. Ancak Soğancı, Süleyman Aktaş’ın kendisini öldürebileceğini belirterek ayrı koğuşta tedavisinin sürmesini hastane yönetimine bildirmiş, yetkililerde Soğancı’nın bu isteğini kabul etmişlerdi. Ömer Soğancı Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ‘nde uzun süre süren tedavisinin ardından serbest bırakıldı.


Dünyadaki ilk vampir olarak bahsettiğimiz kişinin ismi sır gibi saklanmaktadır.

Vampir, günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan canavardır.


Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarından kimya profesörü Wayne Tikkanen’in yaptığı araştırmaya göre vampirliğin asıl sebebinin Porfiria hastalığı olduğu tespit edilmiştir. 1700’lü yıllarda hastalık hakkında bilgisi olmayan Avrupalılar, hastaları vampir olarak niteleyerek lanetlemekteydiler. Bir çeşit kan zehirlenmesi olan Porfirya hastalığının ilerlemesiyle derinin kızılötesi ışınlara karşı zayıfladığı ve bu nedenle karardığını açıklayan Tikkanen, “Hastada anormal kıllanma görülür. Dudaklar kuruyup çekildiği için dişler ortaya çıkar. Hasta çok acı çeker. Sonunda çıldırır.” diyerek hastalığı açıklamıştır. Bu hastaların derilerinin hassaslığı nedeniyle sadece geceleri çıkabildiklerini ve tedavi amacıylada hayvan kanı içtiklerini belirten Tikkanen “Hikayelerde vampirlerin neden gece dışarı çıkıp kan içtiklerinin yanıtı işte bu.” demiştir.


Ancak diğer bilimsel kaynaklar, porfiria hastalığının vampir efsanesini doğuruğu iddiasına şüpheyle yaklaşmaktadır.

Kaynak: Yeniasır, Sabah, Vikipedi


 



Dünyanın İlk Vampiri
ilk vampir, ilk vampir nerede görüldü, vampir

Dünyanın İlk Biyonik Adamı

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/06/ilk-biyonik-adam.jpg

Dünyanın İlk Biyonik Adamı


ilk biyonik adam Dünyanın İlk Biyonik Adamı

ilk biyonik adam


Dünyadaki ilk biyonik adam Shadow Robot şirketinde robotik bilimi uzmanı Rich Walker ve Matthew Godden tarafından İngiltere’de icat edilmiştir.


Dünyanın ilk biyonik adamı ‘The Incredible Bionic Man’, 20 Ekim günü Smithsonian Channel belgesel kanalında yayımlanan programla tanıtıldı.


Dünyadaki ilk biyonik adam, birçok ülkeden gelen yapay organların birleştirilmesinden meydana getirilmiştir. Tamamı yapay olan bu biyonik adam, görüntü itibari ile bir insana benziyor.


İki bilim insanı, LiveScience sitesine yaptıkları açıklamada, “Altı hafta boyunca topladığımız göz, kas, organ gibi yapay parçaları toplayarak biyonik adama çevirdik… Bir kişiye eksik olan parçalarını eklemek gibiydi… İnsan değil ancak protez parçalara sahip bir insan” dedi.


Bu biyonik adamı oluşturmak tabi ki o kadar kolay olmamıştır. Yaklaşık olarak bir biyonik adam yapma maliyeti bir milyon dolar gibi maliyet ile gerçekleşmiştir.


Bu robotun modeli İsviçre’de Zürih Üniversitesi sosyal psikologlarından Bertolt Meyer tarafından hazırlanmıştır. Meyer yetenekli bir biyonik uzman olarak bilinir.


Touch Bionics şirketinin geliştirdiği i-LIMB protez elini kullanan biyonik adam, oldukça iyi tutma ve kavrama yeteneğine sahip olsa da, bazen içecekleri dökebiliyor.


Robotun ayak bilekleri ve ayakları Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Media Lab’de görevli biyo-mühendis Hugh Herr tarafından geliştirildi.


Protez bacakları desteklemesi için, biyonik adam için ‘Rex’ adı verilen bir dış iskelet inşa edildi. Yeni Zelanda’daki REX bionics şirketi tarafından geliştirilen dış iskelet, biyonik adamın düzgün yürümesini sağlıyor.


Pankreasından akciğerlerine kadar yapay organları bulunan biyonik adam, insanlardaki gibi işleyen bir kan dolaşımına sahip.


ABD’nin Arizona eyaletinde bulunan SynCardia Systems tarafından üretilen yapay kalp, kalp nakli bekleyen insanların 6 ay ile 12 ay ömrünü uzatmak için bugüne kadar 100’den fazla hastaya nakledildi.


Dolaşım sistemi ise University College London medikal araştırmacısı Alex Seifalian tarafından geliştirildi. Seifalian, atar damarları ve damarları, her türlü şekilde sentetik organ üretilmesini sağlayan polimerlerden üretti.


Walker, biyonik adamı çalıştıran programın, biyonik adam hakkındaki tek sorun olduğunu belirtti. Walker, esprili bir şekilde, “13 yaşındaki şımarık bir Ukraynalı çocuğu temsil ediyor” dedi.


İnsan beynini taklit eden bir beyne sahip olan biyonik adam, ABD’nin Second Sight şirketi tarafından geliştirilen retina protezi sayesinde görüyor.


Biyonik adamın suratı ise mucitlerinden Meyer’ın taklidi. Meyer, ilk gördüğü zaman biyonik taklidinin ‘tuhaf geldiğini’ belirtti.


Bilim insanları, biyonik adam sayesinde insan vücudunun ne ölçüde genişleyebileceğini ve yaşam uzatan eklentilerin neler olabileceğini görmek istiyor.


Walker, “Hayatın korunması ve kalitesi hem teknik hem de ekonomik bir sorun olmaya başladı” ifadesini kullandı.


Kaynak: ntvmsnbc



Dünyanın İlk Biyonik Adamı
biyonik adam, ilk biyonik adam

6 Haziran 2014 Cuma

Dünyadaki İlk Üçlü Kadın Evliliği

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/06/ilk-uclu-kadin-evliligi.jpg

Dünyadaki İlk Üçlü Kadın Evliliği


ilk uclu kadin evliligi Dünyadaki İlk Üçlü Kadın Evliliği

ilk üçlü kadın evliliği


Dünyadaki ilk üçlü kadın evliliği Amerika Birleşik Devletlerinde  30 yaşındaki Doll, Kitten ve Brynn Young isimli üç kadın tarafından yapılmıştır.


Brynn ve Doll birbirlerine bir internet sitesi üzerinden tanışmış, 8 ay gibi bir süre görüştükten sonra beraber yaşamaya başlamışlar. Ardından bu eve 3. bir kadın isteyen bu çift ilan veriyor ve Kitten isimli 3. kadın da bu çifte katılıyor.


Dünyada ilk defa gerçekleşen böyle bir evlilik olmuştur.


Bu ilginç birliktelik 2013 yılı Ağustos ayında evlilik ile taçlanıyor. Ayrıca bu ilginç birliktelikte ayrı bir detay da bir çocuk olacağıdır.


Bu birlikteliğe sonradan katılan Kitten bebeği karnında taşıyor. Kitten kimliği gizli tutulan bir erkek bağışçı sayesinde hamile kalmıştır. Bu ilginç 3′lü birlikte 3 çocuk hedefleyen bu 3′lü çift ilk üçlü kadın evliliği olarak tarihe geçmiştir.


2013 yılı Ağustos ayında evlenen üç kadın, evlenirken hepsi gelinlik giymiştir. Yasalara göre bu nasıl oluyor diyecek olursanız, aslında yasalara uygun olmayan bu evlilik, yine de bir tören ile gerçekleşmiştir.



Dünyadaki İlk Üçlü Kadın Evliliği
evlilik, ilk evlilik, ilk üçlü kadın evliliği

2 Haziran 2014 Pazartesi

Dünyadaki İlk Yerleşim Merkezi

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/05/urfa.jpg

Dünyadaki İlk Yerleşim Merkezi


urfa Dünyadaki İlk Yerleşim Merkezi

ilk yerleşim merkezi


Şanlıurfa’nın, dünyanın ilk yerleşim yeri olarak kabul edildiği, bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığı belirtildi. Hz. Adem ile Hz. Havva’nın ilk ayak bastığı yerlerin de Şanlıurfa olduğu ileri sürüldü.


Şanlıurfa Valiliği ile Gazi Üniversitesi Türk El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Uluslararası Türk ve Dünya Kültüründe Şanlıurfa Sempozyumu başladı.


Belediye Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyuma Şanlıurfa Valisi Vekili Bahri Tiryaki, Belediye Başkan Vekili Fevzi Yücetepe, Gazi Üniversitesi Türk El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Feriha Akpınarlı, Gazi Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Orhan Aslan ile yurt dışından konunun uzmanı bilim adamları ve kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri katıldı.


Sempozyumda konuşan Gazi Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Orhan Aslan, Şanlıurfa’nın bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığını, Hz. İbrahim’den Hz. Adem ile Hz. Havva’nın ilk ayak bastığı yerlerin Şanlıurfa olduğunu ve bu nedenle Şanlıurfa’nın kültürel açıdan ve dini açıdan çok büyük bir önem arz ettiğini söyledi.


Açılış konuşmalarının ardından öğretim üyeleri tarafından katılımcılara kısa bir Geleneksel El Sanatları Araştırma ve Geliştirme Eğitim Merkezi’nde hazırlanan serginin sinevizyon gösterisi gerçekleştirildi. Gösteri ardından, Bilim ve Danışma Kurulu tarafından katılımcılara Türk ve Dünya Kültüründe Şanlıurfa sempozyumu gerçekleştirildi.


Sempozyumda açılış konuşması yapan Vali Vekili Bahri Tiryaki, bölgenin her açıdan bir kültür, değer ve inançlar kompozisyonu sunan benzersiz bir coğrafya olduğunu ifade etti. Tiryaki, şöyle dedi: “Ürettiği değerler ve medeniyetler hasebiyle, dünyada kültür ve medeniyet merkezi olarak tarihteki yerini almıştır. 11 bin 500 yıllık geçmişi ile tarihi yeniden yazdıran Göbeklitepe Kalıntıları, kendine özgü mimarisiyle Harran Evleri, her metrekaresi 5 bin adet taştan oluşan Haleplibahçe Mozaikleri ile sanatın zirvesine çıkan Şanlıurfa; bölgesine hep ışık saçmış, omuz vermiştir.”


Şanlıurfa’nın yıllarca medeniyetlere ev sahipliği yaptığını kaydeden Vali Vekili Tiryaki, Şanlıurfa’nın tekrar hak ettiği yere çıkacağını vurgulayarak, “Sahip olduğumuz bütün bu potansiyeller, değerler; tarihte bizi nasıl bölgenin bilim, sanat, kültür ve medeniyet şehri yaptıysa bugünde Şanlıurfa bu yüksek potansiyeli dönüştürmeye, tarihteki önemli yerini tekrar almaya aday bir şehirdir. Ve bu potansiyeli dönüştürme ve gelişim yolunda emin adımlarla yürümeye başlamıştır. Son yıllarda yapılan off shore yarışları, motor sporları, sempozyumlar, sergiler ulusal ve uluslararası birçok etkinlik bu emin adımların birer yansımasıdır.” şeklinde konuştu.


Doç. Dr. Feriha Akpınarlı ise Şanlıurfa’nın Dünyanın ilk yerleşim yeri olarak kabul edildiğinin altını çizerek, “Şanlıurfa ili Kültür ve medeniyetin dünyaya yayıldığı bölge olarak kabul edilmektedir. Arkeolojik bulgulara göre, 11 bin yıl önce Neolitik Çağ insanları tarafından kurulmuş olan bir şehirdir. Bu çağda yaşayanlar avcı ve göçebe yaşamdan ilk mimari eserleri meydana getirerek yerleşik düzene geçtikleri ilk köyleri kurarak, tarım yaparak üretimi canlandırmışlardır. Böylece mimarlık ve tarım tarihi yönünden en eski şehirlerdendir.” ifadelerine yer verdi.


İki gün sürecek oturumlarda birçok üniversite, kurum ve kuruluşlardan katılan konuşmacılar tarafından 24 sözlü bildiri sunulacak. Ayrıca, el sanatlarının çeşitli dallarında 16 sanatçının eserlerinden oluşan sergi düzenlenecek. Sempozyumun üçüncü günü katılımcılara Şanlıurfa’nın önemli merkezleri tanıtılacak.


Kaynak: (CİHAN), Zaman


 



Dünyadaki İlk Yerleşim Merkezi
dünyadaki ilk yerleşim yeri, ilk yerleşim merkezi, ilk yerleşim yeri, ilk yerleşmeler

31 Mayıs 2014 Cumartesi

ilkler

ilkler hakkında bilgiler
https://dunyaninilkleri.academia.edu/ilklerilk

Dünyadaki İlk Yerleşim Yeri

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/05/catalhoyuk.jpg

Dünyanın İlk Yerleşim Yeri


catalhoyuk Dünyanın İlk Yerleşim Yeri

ilk yerleşim yeri


Dünyanın ilk yerleşim yeri Çatalhöyük`tür. Çatalhöyük Türkiye’de Konya ili içerisinde olan Çumra`da bulunmaktadır.


Çatalhöyük, Cilalı Taş ve Bakır Taş devirlerine dayanan oldukça eski bir yerleşim yeridir. Dünyanın ilk yerleşim yeri Çatalhöyük olarak bilinir. Tabi ki bu fikir arkeolojik kazılarda rastlanan en eski buluntulara dayanılarak söylenmektedir. İlk yerleşim yeri Çatalhöyük, 1958 yılında yapılan kazılarda James Mellaart tarafından keşfedilmiştir.


Çatalhöyük Nerededir?


Türkiye’nin Konya Şehri`nin güneydoğusunda, Hasandağı`nın yaklaşık olarak 136 kilometre uzağında, Konya Ovası`na hakim buğdaylık arazide bulunmaktadır.


Höyükler kabaca 2 bin yıl kesintisiz iskan edilmiştir. Özellikle neolitik yerleşimin genişliği, barındırdığı nüfusu, oluşturduğu güçlü sanat ve kültür geleneği ile son derece dikkat çekicidir. Yerleşimde 8 bin üzerinde insan yaşadığı kabul edilmektedir. Çatalhöyük’ün diğer neolitik yerleşimlerden temel farkı, bir köy yerleşmesini aşıp kentleşme evresini yaşamakta olmasıdır.Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu yerleşimin sakinleri, ilk tarımcı topluluklardan da biridir. Bu özelliklerinin bir sonucu olarak 2009 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne önerilmiştir. Dünyanın ilk yerleşim yeri Çatalhöyük, UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmesine karar verilmiştir.


Doğu yerleşimini, en son Cilalı Taş Devri sırasında ovadan 20 metre yüksekliğe kadar ulaşan bir yerleşim birimi oluşturmaktadır. Ayrıca, batıya doğru da ufak bir yerleşim birimi ve birkaç yüz metre doğuya doğru da bir Bizans yerleşimi bulunmaktadır.


Tarih öncesi yerleşim birimleri Gümüş Çağı`ndan önce terk edilmiştir. Bir zamanlar iki yerleşim birimi arasında Çarşamba Nehri`nin bir kanalı akmaktadır, ve yerleşim birimleri, ilk tarım zamanlarında elverişli sayılabilecek alüvyonlu toprak üzerine kurulmuştur. Evlerin girişleri üst kısımlarında bulunmaktadır.


Kaynak: Vikipedi


 



Dünyadaki İlk Yerleşim Yeri
dünyadaki ilk yerleşim yeri, ilk yerleşim merkezi, ilk yerleşim yeri, ilk yerleşmeler

30 Mayıs 2014 Cuma

İlginç Flash Disk Tasarımları

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/05/38.jpg

İlginç Usb Bellek Tasarımları


Değişik olarak mucitler tarafından yapılan flash bellekler serisinin son ürünlerini size tanıtıyoruz. icatlar ve buluşlar olarak değişik tasarlanmış bu ürünler ilginizi çekebilir.


Flash diskler veri depolama aygıtları olarak ufak boyutlarda oldukça kullanışlı ürünlerdir.


Şarap Şişesi Flash Bellek


Şarap şişesi şeklinde tasarlanmış olan flash disk, aksesuar olarak da kullanılabilir.


38 İlginç Flash Disk Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Ayakkabı Flash Disk


Ayakkabı şeklinde tasarlanmış, minik hoş bir tasarım olmuş. Masanızın üzerinde ufak bir spor ayakkabı gibi duracaktır.


37 İlginç Flash Disk Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Çakmak Usb Bellek


Flash diskler genelde çok fonksiyonlu olduklarında kullanıcıların ilgilerini çeker. Burada da hem çakmak hem de flash disk olarak kullanabileceğiniz bir ürün var. Genellikle sigara içenler için oldukça kullanışlı olacaktır.


 


35 İlginç Flash Disk Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Aksesuar Flash Disk


Bir biblo misali tasarlanmış olan bu usb bellek masanıza ayrı bir renk katacak.


23 İlginç Flash Disk Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Barbie Flash Disk


Genellikle ufak yaştaki çocukların ilgisini çekecek olan bu usb bellek bir bebek şeklinde tasarlanmış. Kafasını çıkardığınızda flash diske dönüşüyor.


21 İlginç Flash Disk Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Bileklik Usb Bellek


Flash diskinizi unutanlardan iseniz, tam lazım olduğu anda evde kaldığını fark edenlerden iseniz bu ürün tam size göre. Bileklik şeklinde tasarlanmış olan bu usb bellek sayesinde artık flash diskinizi unutmayacak ve her daim yanınızda taşıyabileceksiniz.


15 İlginç Flash Disk Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları



İlginç Flash Disk Tasarımları
flash disk, flash disk tasarımları, ilginç flash disk tasarımları, ilginç usb bellek tasarımları, usb bellek, usb bellek tasarımları

29 Mayıs 2014 Perşembe

Dünyadaki İlk Cami

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/05/ilk-cami.jpg

Dünyadaki İlk Cami


ilk cami Dünyadaki İlk Cami

ilk cami


Dünyadaki ilk cami Kuba Mescidi’dir. Hz. Muhammet Meke’den Medine’ye hicret ederken etrafındaki müslümanlar ile birlikte inşaat yapıldığı yapı ilk cami olarak bilinir.


İlk cami halen ayakta olup hacca gidildiğinde gezilebilir.


Bugünkü tarzda yapılan camiler ise ilk defa Emeviler tarafından yapılmıştır. Dünyadaki ilk minare ise Muaviye zamanında Mısır valisi olan Müslime tarafından Amr Camii’ne yapılmıştır.


İlk Mescit – İlk Mescit Nerededir?


Yeryüzünde kurulan ilk mescit Mekke’de bulunan Kabe-i Muazzama’dır. Muazzama; en büyük, en çok saygı gösterilmesi gereken anlamına gelir. Hz. Muhammed, 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde Medine yakınlarında Kuba Köyünde İslam tarihin ilk umumi mescidini inşa etmiştir.


Türkiyedeki İlk Cami


Türkiye’de bulunan ilk cami Antakya ili sınırlarında Habib-i Neccar camisidir.


 



Dünyadaki İlk Cami
cami, ilk cami, ilk cami ne zaman yapıldı, ilk cami nerede, ilk mescit, ilk minare, mescit

28 Mayıs 2014 Çarşamba

İlginç Usb Bellek Tasarımları

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/05/11.jpg

İlginç Flash Disk Tasarımları


Dünyada ilk flash disk 2000 yılında üretildi. Günümüzde üretilen ilginç usb bellek tasarımlarını başka başlıklarda yayınlamıştık. Bu başlıkta bu tasarımlara devam edeceğiz. Üretilen bu usb bellekler kimi zaman bir yiyecek, kimi zaman bir parmak, kimi zaman ise kullanışlı bir araç olarak karşımızda olabiliyor.


Teknoloji harikası olan bu ürünlere göz aatalım.


İlginç Flash Disk Tasarımları, İlginç Flash Bellek Tasarımları


Parmak Flash Disk


Bu tasarımda bir kopmuş parmak görünümünde olan usb bellek, aslında bayanların pek tercih edeceği bir model olarak gözükmüyor. Bu tasarımcı sanıyoruz ki fazla korku filmi izliyor olmalı.


11 İlginç Flash Bellek Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Sticker Flash Disk


İş hayatında sıklıkla kullandığımız sticker, artık flash diske dönüştü. Görünüm olarak sticker olan bu flash disk, farklı bir fonksiyona sahip değil.


06 İlginç Flash Bellek Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Gözlük Flash Disk


Bu usb bellek tasarımını aslında amaç olarak anlayamadık. Gözlük şekline benzeyen flash disk ne işe yarayabilir ki?


08 İlginç Flash Bellek Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Silgi Flash Disk


Bir flash diski okul ve iş için kullanıyorsak bu belleğe farklı bir fonksiyon eklemek kullanışlı olacaktır. Tasarımcılar silgi ile flash disk birleşimi bir tasarım yapmışlar.


09 İlginç Flash Bellek Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Kapak Açan Flash Disk


Bilgisayar başında zamanını geçirenler için ideal bir tasarım. Genelde bilgisayar üzerinde uzun saatler çalışıyorsanız, içecek bişiler alıp ferahlamak istediğinizde size yardımcı olabilecek bir tasarım yapmış mucitler.


12 İlginç Flash Bellek Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Bisküvi Flash Bellek


İlk bakışta sadece görsel bir tasarım olduğunu düşünsek de, incelediğimizde mantıklı bir tasarım. Neden mi? Bilgisayar başında saatlerini harcayan insanlar genelde yemek yemeyi dahi unuturlar. İşte bu noktada flash diskinizi görüyor ve yemek yemek zorunda olduğunuzu hatırlayabiliyorsunuz. Mucitler iyi düşünmüş.


14 İlginç Flash Bellek Tasarımları

İlginç Flash Bellek Tasarımları



İlginç Usb Bellek Tasarımları
flash disk, flash disk tasarımları, ilginç flash disk tasarımları, ilginç usb bellek tasarımları, usb bellek, usb bellek tasarımları

Flash Bellek Tasarımları

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/05/03.jpg

İlginç Flash Bellek Tasarımları


Hatırlayacağınız üzere 2000 yılında IBM firması sayesinde flash disk diğer adı ile usb bellek adı verilen hafıza depoları ile tanıştık. Dünyada ilk flash disk 2000 yılında üretildi ve günümüzde her alanda kullanılan bir cihaz haline geldi. Günümüzde oldukça sık kullanılan bir cihaz olan usb bellekler ilginç usb tasarımları ile karşımıza çıkıyor.


Sizlere bu flash disk tasarımları ile ilgili örnekleri topladık.


Külçe Altın Şeklinde Flash Disk


Flash diskin külçe altın olarak karşımıza çıkması, her an altın zannedilip çalınabilecek bir flash disk tasarımına benziyor.


03 Flash Bellek Tasarımları

ilginç usb bellek tasarımları


Yüzük Flash Disk


İlginç flash disk tasarımlarına bir yenisi de yüzük flash disk ile geldi. Bu usb bellek yüzük şeklinde ve istediğinizde parmağınıza takıp pratik şekilde kullanabiliyorsunuz.


02 Flash Bellek Tasarımları

ilginç usb bellek tasarımları


Şırınga Flash Disk


Bu tasarımın sahibini bilmemekle beraber hangi amaç ile böyle bir flash disk tasarımı yapıldığı hakkında hiç bir bilgimiz yok.


01 Flash Bellek Tasarımları

ilginç usb bellek tasarımları


Lego Flash Disk


Küçükken oynadığımız legolar şimdi karşımıza günlük hayatta kullandığımız flash disklerle giriyor. Usb bellek tasarımı olarak tema lego seçilmiş.


05 Flash Bellek Tasarımları

ilginç usb bellek tasarımları



Flash Bellek Tasarımları
flash disk, flash disk tasarımları, ilginç flash disk tasarımları, ilginç usb bellek tasarımları, usb bellek, usb bellek tasarımları

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Albert Einstein

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2012/10/Albert-Einstein.jpg

Albert Einstein Biyografisi


Albert Einstein

Albert Einstein


Albert Einstein (14 Mart 1879 – 18 Nisan 1955), Yahudi asıllı Alman teorik fizikçidir.


Almanya’nın Ulm kentinde dünyaya gelen Einstein, yaşamının ilk yıllarını Münih’te geçirdi. Lise eğitimini ve yüksek eğitimini İsviçre’de tamamladı fakat bir üniversitede iş bulmada yaşadığı zorluklar nedeniyle bir patent ofisinde müfettiş olarak çalışmaya başladı. 1905 yılı Einstein için bir mucize yıl oldu ve o dönemde kuramları hemen benimsenmemiş olsa da ileride fizikte devrim yaratacak olan dört makale yayınladı. 1914 yılında Max Planck’ın kişisel ricası ile Almanya’ya geri döndü. 1921 yılında fotoelektrik etki üzerine çalışmaları nedeniyle Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü. Nazi Partisi’nin iktidara yükselişi nedeniyle 1933′te Almanya’yı terk etti ve Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşti. Ömrünün geri kalanını geçirdiği Princeton’da hayatını kaybetmiştir.


Albert Einstein, özel görelilik ve genel görelilik kuramları ile iki yüzyıldır Newton mekaniğinin hakim olduğu uzay anlayışında bir devrim yaratmıştır. Sadece matematik hesaplamalar ve denklemler ile oluşturduğu kuramları sonradan deneysel olarak defalarca doğrulanmıştır. E = mc2 denklemi ile formüle ettiği kütle-enerji eşdeğerliği yıldızların nasıl enerji oluşturduğuna açıklama getirmiş ve nükleer teknolojinin önünü açmıştır. Fotoelektrik etki ve Brown hareketine getirdiği matematiksel açıklamalar, modern fiziğe diğer katkıları arasındadır. Ömrünün büyük bir kısmını bütün kuramları birleştiren bir birleşik alan kuramı yaratmaya çalışarak geçirmiş ama bu çabaları sonuçsuz kalmıştır. Einstein kuantum mekaniğinin bazı sonuçlarına, özellikle belirsizlik ilkesine oldukça şüpheci yaklaşmış fakat bu yaklaşımlar ileride geniş kabul görmüştür.


Einstein Nazilerin nükleer bomba geliştirmesi endişesiyle ABD başkanı Roosevelt’e bir mektup göndermiş, ABD’nin nükleer çalışmalara başlamasını tavsiye etmiştir. Holokost sonrası Yahudilerin kendi ülkelerine sahip olması gerektiği fikrini savunmuş, İsrail’in kuruluşuna destek vermiştir. Çeşitli söyleşilerinde Yahudilik dinine ve diğer kutsal kitaplara inanmadığını belirtmiş, sosyalizme sempati duyan bir makale yayınlamıştır. Bertrand Russell ile birlikte nükleer silahlara karşı bir manifesto da yayınlamıştır.


Albert Einstein Çocukluğu ve eğitimi


Albert Einstein 14 Mart 1879’da Almanya’nın Ulm kasabasında dünyaya geldi. 1880 yazında ailesi Münih’e taşındı. Münih’te babası Hermann Einstein ve amcası Jakob bir elektrik şirketi kurdular. Annesi Pauline Einstein yetenekli bir piyanistti. Albert iki buçuk yaşındayken kız kardeşi Maja dünyaya geldi. Okula başlamadan önce konuşma zorlukları yaşıyordu, annesi ve babası kaygılanarak onu doktora götürmüşlerdi.


Dört beş yaşlarında hasta bir şekilde yataktayken babası neşelendirmek için manyetik bir pusula vermişti. Pusula ibresinin hareketini o yaşta oldukça gizemli bulmuştu ve kendisinde büyük bir merak uyandırmıştı.

Hermann ve Pauline Einstein Yahudi kökenli bir çiftti fakat dindar değillerdi. Dini vecibelerden daha çok çocuklarının eğitimini düşünüyorlardı. Einstein beş yaşına geldiğinde onu evlerinin yakınlarında daha iyi eğitim verdiğini düşündükleri bir Katolik Hristiyan ilkokuluna yazdırdılar. Einstein okula başladıktan sonra okuldaki sıkı disiplinden ve ezberci anlayıştan rahatsız olmaya başlamıştı. Ama okul ile hoşnutsuzluğuna rağmen yüksek notlar alıyordu. Birinci sınıfı atlamıştı ve çoğu dönemde sınıfında birinci olmuştu.


Einstein ’ın annesi Pauline çocuklarının erken yaşta müzik ile tanışmalarını istiyordu. Pauline Albert’ı keman derslerine, kız kardeşi Maja’yı ise piyano derslerine göndermişti. Albert keman derslerine altı yaşında başladı ve on dört yaşına kadar devam etti. Mozart’ın sonatlarını çok beğendi ve onları çalabilmek için tekniğini geliştirmek istedi. Sonunda iyi bir amatör kemancı olmuştu ve Mozart, Beethoven sonatları çalmaktan hoşlanıyordu.


Albert dokuz buçuk yaşındayken Katolik ilkokulundan ayrıldı ve Luitpold Gymnasium’da eğitim görmeye başladı. Gymnasium Antik Yunanca ve Latince’ye büyük önem veriyordu. Müfredatta ayrıca modern diller, coğrafya, edebiyat ve matematik de bulunuyordu. Einstein Latince ve matematikteki keskin mantığı seviyor ve bu derslerde en yüksek notları alıyordu. Gymnasium ilkokuldan çok daha sıkı bir disipline sahipti. Einstein burada otoriter öğretmenler ile sürekli çatışıyordu ve öğretmenleri Einstein’ın bağımsız, isyankar kişiliğinden hiç hoşlanmıyordu.


Einstein ’ın ailesi, eski bir Yahudi geleneği olarak yoksul bir öğrenciyi evlerinde yemeğe davet ediyordu. Max Talmud isminde yoksul bir Yahudi üniversite öğrencisi her hafta bir akşam yemeğine katılıyordu. Talmud’un ziyaretleri Einstein on yaşındayken başlamıştı ve beş yıl boyunca sürmüştü. Einstein kendisinden büyük bir üniversite öğrencisi ile konuşmaktan hoşlanıyordu ve Talmud kısa sürede Einstein’ın sıradan bir çocuk olmadığını fark etmişti. Birlikte bilim, matematik ve felsefe konuşuyorlardı. Einstein on üç yaşındayken, Talmud Immanuel Kant’ın “Saf Aklın Eleştirisi” kitabını getirdi. Einstein o yaşta kitabı anlamakta hiç zorlanmamış ve okulunda sürekli Kant hakkında konuşmaya başlamıştı.

Talmud Einstein’a sürekli çeşitli popüler bilim kitapları getiriyordu ve Einstein hepsini büyük bir heves ile inceliyordu. Bir keresinde Talmud, Öklid’in Elemanlar kitabını getirdi. Einstein kitaptaki problemler üzerinde çalışmaya başladı. Yaz bitmeden önce Einstein sadece bütün problemleri çözmek ile kalmamış, ayrıca teoremlere alternatif ispatlar da bulmuştu.


Einstein on bir yaşındayken Yahudi geleneği olarak evde din dersleri almaya başlamıştı. Einstein bu dönemde büyük bir dini şevk duymaya başladı ve bütün dini vecibeleri yerine getirerek dindar olmayan ailesine örnek olmak istiyordu. Şabat günü dinleniyordu, sadece Yahudiler için helal olan gıdaları yiyordu, kendi başına dini şarkılar yazmıştı.[10] Ama Einstein ’ın dini şevki uzun sürmedi. Bir yıl içerisinde okuduğu bilim kitaplarının kutsal kitaplar ile çeliştiğini gördü. Sonrasında her çeşit otoriteden kuşku duymaya başladı ve şüpheci bir tavır geliştirdi.


1891 yazında Mühendis amcası Jakob kendisine bir cebir kitabı getirmişti. Einstein o yaz cebir kitabını çalışmaya karar verdi ve amcasından çözmek için problemler istedi. Einstein en zor ve karmaşık problemleri bile çözebiliyordu. O yaz, Einstein Pisagor teoreminin tekrar bir ispatını yaptı. Cebir ve geometriden sonra Einstein kalkülüse yöneldi. On altı yaşına geldiğinde kendi başına diferansiyel ve integral hesaplamaları ile analitik geometriyi öğrenmişti.

1894’te Einstein’ın babası ve amcasının şirketi 14 yılın ardından iflas etti. İki aile birlikte İtalya’ya gitmek ve şanslarını orada denemek istediler. Ailesi Albert’ın Münih’te kalıp okulunu Gymnasium’da bitirmesine karar verdi. Bu sırada Einstein on beş yaşındaydı ve liseyi bitirmesine daha üç yıl vardı. Münih’te tek başına altı ay geçirdikten sonra Einstein bunalıma girdi ve gerginleşmeye başladı. Aile doktorunu ikna ederek sinir sorunları nedeniyle kendisinin ailesinin yanında bulunması gerektiğini belirten bir rapor aldı. Einstein ailesine haber vermeden Gymnasium’dan ayrıldı ve İtalya’daki ailesinin yanına geldi.


İsviçre’deki eğitimi 


Einstein İtalya’ya geldiğinde teknik olarak bir lise terk olsa da, eğitimini yarıda bırakma niyeti yoktu. Ailesine Zürih, İsviçre’deki Federal Politeknik Okulu’na girmek için tek başına ders çalışacağına söz verdi. Politeknik kabul için bir lise diploması istemiyordu. Einstein’ın tek yapması gereken kabul sınavlarını geçmekti. Einstein için İtalya’da yaşam oldukça rahattı. Ders çalışmayı İtalya’yı gezmek ile birleştirdi, pek çok müze ve sanat galerisi gezdi.


Einstein Almanya’nın militarizminden ve sıkı disiplininden hiç hoşlanmıyordu, zorunlu askerlik yapmak da istemiyordu. Babasına Almanya vatandaşlığından çıkmak istediğini ve İsviçre vatandaşı olmak istediğini söyledi. Babası biraz tereddüt ile onayladı ve gerekli kağıtları imzaladı. 28 Ocak 1896’da Einstein kendisini Almanya vatandaşlığından çıkaran resmi kağıtları aldı ama 1901 yılına kadar İsviçre vatandaşlığını almadı. Beş yıl boyunca Einstein vatansızdı.


Einstein 1895 Ekiminde Zürih’e gitti ve Politeknik’te kabul sınavına girdi. Sınava girmek için on sekiz yaş üstü olmak gerekiyordu ve on altı yaşında girebilmesi için özel bir izin almıştı. Einstein babasının tavsiyesine uyarak mühendislik bölümüne başvurdu. Kabul sınavında matematik ve fizikte çok üstün dereceler aldı ama diğer bölümlerde başarısız olmuştu. Politeknik’in yöneticisi Einstein’ın potansiyelini görmüştü ve onun bir İsviçre lisesinde diploma alıp tekrar başvurmasını tavsiye etti. Einstein’ın ailesi Politeknik’in önerisini kabul ederek Einstein’ı İsviçre’nin Aarau bölgesinde bir liseye gönderdiler.


Bu yıllar belki de Einstein’ın gençliğinin en güzel yıllarıydı. Zürih’ten 30 km uzaklıktaki bir köyde bulunan lise Einstein için idealdi. Saygı duyulan, açık fikirli bir öğretmen olan Jost Winteler tarafından yönetiliyordu. Okulda rahat bir ortam vardı ve öğrencilerin bağımsız düşünmesi teşvik ediliyordu. Bu yaklaşım Einstein’ın kişiliğine uyuyordu. 1896’da Aarau okulunda yüksek notlar ile final sınavlarını geçti.


Einstein mezun oldu ve gerekli yaştan altı ay küçük olmasına rağmen Politeknik’e kabul edildi.


Einstein ile birlikte yaklaşık bin yeni öğrenci o sene Politeknik’te eğitime başlamıştı. Çoğu öğrenci mühendislik okularına katılmıştı ama Einstein fiziği tercih etti. Fizik departmanı büyük ve modern bir binadaydı ve çok iyi ekipmana sahipti. Fakülte dünya standartlarındaydı. Adolf Hurwitz ve Hermann Minkowski gibi ünlü matematikçiler, Einstein’ın profesörleri arasındaydı. Einstein’ın o dönemdeki yaşamı tipik bir Avrupalı üniversite öğrencisi hayatıydı. Kafeler ve barlarda uzun saatler harcıyordu. Kahve içerek arkadaşları ile bilim ve felsefe tartışıyordu. Hangi derslere odaklanması gerektiği konusunda seçiciydi. Eğer konuyu ya da profesörü beğenmiyorsa o derslere girmiyordu.


Politeknik’te öğrenciler dört sene boyunca sadece iki dönem sonunda sınavlara giriyordu. Bunlar dışında not kaygısı ya da yoklama kaygıları yoktu. Einstein aldığı dersler ile hiçbir alakası olmayan, sadece ilgi duyduğu kitapları çalışıyordu. Politeknik’te profesörlerin her biri araştırmacıydı ve ders kitapları yerine kendi araştırmalarını izliyorlardı. Ders notu hiç tutmayan Einstein, hayat boyu arkadaşı kalacak olan Marcel Grossman’in titizlik ile tuttuğu ders notları ile sınavları başarılı ile geçebilmişti.


Einstein Politeknik’te ileride eşi olacak olan Sırp kökenli Mileva Maric ile tanıştı. 1896’da bir dönem eczacılık okuduktan sonra fizik bölümüne geçmişti. Einstein’ın ilk senesinde sınıf arkadaşıydılar ve bu dönemde ikisi arasında romantik bir ilişki başlamıştı. Üniversitedeki son senelerinde evlenmeye karar verdiler. Einstein ve Mileva çoğu zaman birlikte fizik çalışıyorlardı, kitaplar inceliyor ve tartışıyorlardı. Mileva Maric’in Einstein’ın ilerideki makalelerine katkıları olduğu iddia edilmiş olsa da bu iddialara yönelik kanıt bulunamamıştır.


Üçüncü senesinde Einstein profesör Heinrich Weber’in elektroteknik laboratuarı dersini aldı. Derste sadece zorunlu deneyleri değil, kendi tasarladığı deneyleri de yapıyordu. Sadece laboratuarda kendi çalışmalarını yapmak için başka bazı derslere girmediği oluyordu. Einstein Weber’in fiziğe giriş derslerini beğeniyordu ama daha ileri fizik konularındaki derslerini yetersiz bulmuştu. Weber Maxwell’in elektromanyetik kuramı hakkında hiç konuşmuyordu. Einstein bu dönemde saygısız ve ukala olmaya başlamıştı. Einstein bu tavrının cezasını mezuniyet sonrası çekecekti. Weber Einstein ’ın üniversitede akademik bir pozisyona yerleşmesine engel olmuştu. Weber’in elektrik ve manyetizm derslerinden hayalkırıklığına uğrayan Einstein, bu konuları kendi başına çalışmaya karar verdi. Elektromanyetizm konusunda pek çok kitap edindi ve bunları kendi başına çalıştı. Bu dönemde Einstein ayrıca o dönemde oldukça yaygın olan esir fikri hakkında şüpheci bir şekilde düşünüyordu.


1900 yıında Einstein üniversiteden fizik diploması ile mezun oldu. Üniversitede bir asistanlık pozisyonu bulmak istiyordu, böylece doktorası için araştırma yapabilecekti. Fakat üniversite yıllarında pek çok profesörünü isyankar tavırları ile kızdırmıştı. Profesörleri ayrıca Einstein’ın derslere girmemiş olmasından, kendi istediği konuları çalışmasından hoşlanmamıştı. Profesörler tavsiye mektuplarını yazdıktan sonra Einstein Politeknik’te bir pozisyon bulamadı. Başka üniversitelerde, kendi araştırma makalelerini gönderek pozisyonlar aradı ama hiç olumlu cevap alamadı. 18 ay boyunca bir sürü denemeden sonra üniversite pozisyonları aramayı bıraktı ve Marcel Grossman’ın yardımı ile Bern, İsviçre’de bir patent ofisinde iş buldu.


Conrad Habicht, Maurice Solovine ve Einstein birlikte Olympia Academy grubunu kurdular

Mezun olduktan sonra Einstein iki yılını sıkıntılı bir şekilde bir öğretmenlik işi bulmak için harcadı. Eski bir sınıf arkadaşının babası kendisine Bern’de bir patent ofisi’nde, asistan müfettiş olarak iş buldu.[18] Elektromanyetik cihazlar için patent başvurularını inceledi.


Patent ofisinde işinin büyük kısmı elektrik sinyallerinin aktarımı ve elektriksel-mekanik zaman eşgüdümü ile ilgili sorular hakkındaydı. İki teknik soru hakkında yaptığı düşünce deneyleri, Einstein ’ın ışığın doğası ile zaman uzay ve zamanın ilişkisi hakkında radikal sonuçlara varmasını sağlamıştır.

Bern’de tanıştığı bir kaç arkadaşı ile, ismini mizahi bir şekilde “The Olympia Academy” koydukları küçük bir tartışma grubu oluşturmuş, bilim ve felsefe hakkında tartışmak için düzenli olarak buluşuyorlardı.[19] Okudukları arasında Henri Poincare, Ernst Mach ve David Hume vardı, bu isimler kendisinin bilimsel ve filozofik bakış açısını oldukça etkilemişlerdir.

1909′da patent ofisindeki işinden ayrılmış ve Zürih Üniversitesi’nde kuramsal fizik profesörü olmuştur.


Einstein hayatı boyunca 300’den fazla bilimsel makale yayınlamıştır, ayrıca 150’den fazla bilim dışı çalışmaları da olmuştur. Başarıları ve eserleri nedeniyle Einstein sözcüğü, “dahi” ile eşanlamlı kullanılmaya başlanmıştır.


Albert Einstein, Güney Almanya’nın Ulm kentinde dünyaya geldi. Küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibi olan babası başarılı bir iş adamı değildi. Annesinin dünyası müzikti; özellikle Beethoven’in piyano parçalarını çalmak en büyük tutkusuydu. Aile Musevî kökenliydi, ama dinsel bağnazlıktan uzak, açık görüşlü, kültürel etkinliklerle zengin bir yaşam içindeydi. Ne var ki, çocuğun ilk yıllardaki gelişmesi kaygı vericiydi. Özellikle konuşmadaki gecikmesi aileyi telaşa düşürmüştü.


Albert, içine kapanıktı; çocukların arasına katılmaktan, oyun oynamaktan hoşlanmıyordu. Okulu sıkıcı buluyor, ezbere dayanan eğitim disiplinine katlanamıyordu. “Gimnazyum”da geçen orta öğrenimi mutsuz ve başarısızdı. Mühendis amcasının özel ilgisi olmasaydı, belki de öğrenimden tümüyle kopacaktı. Amca, yeğene cebir ve geometriyi sevdirdi. Geometri özellikle Albert’i bir tür büyülemişti.


Einstein, yıllar sonra amcasına borcunu şöyle dile getirir: “Çocukluğumda yaşadığım iki önemli olayı unutamam. Biri, beş yaşımda iken amcamın armağanı pusulada bulduğum gizem; diğeri on iki yaşımda iken tanıştığım Öklit geometrisi. Gençliğinde bu geometrinin büyüsüne girmeyen bir kimsenin ilerdi kuramsal bilimde parlak bir atılım yapabileceği hiç beklenmemelidir!”


Einstein, yüksek öğrenimini güç koşullara göğüs gererek Zürih Teknik Üniversitesi’nde yapar. Mezun olduğunda iş bulmak sorunuyla karşılaşır. Üniversitede asistanlık bir yana orta okul öğretmenliği bile bulamaz. Sonunda bir okul arkadaşının yardımıyla Bern Patent Ofisi’nde sıradan bir işe yerleşir; ama asıl dünyası olan bilimden kopmaz; çok geçmeden büyüsü bugün de süren devrimsel atılımlarıyla yaratıcı dehasını kanıtlar. 1905′te Annalen der Physik dergisinde yayımlanan üç çalışmasının her biri, fizik tarihinde bir dönüm noktası sayılabilecek nitelikteydi.


Bunlardan biri, şimdi “fotoelektrik etki” dediğimiz bir olaya ilişkindi. Newton, ışığı tanecikler akımı, kimi bilim adamları ise dalga devinimi diye nitelemişti. Aslında ışığın davranışını açıklamada iki kuramın birbirine bir üstünlüğü yoktu; ancak, Newton’un adı parçacık kuramına bir tür ağırlık sağlamaktaydı.


Ne var ki, 19. yüzyılın başlarında Young’la başlayan, Fresnel ve daha sonra Faraday ve Maxwell’in çalışmalarıyla pekişen deneyler dalga kuramına belirgin bir üstünlük sağlamıştı. Einstein’ın fotoelektrik çalışması bu gelişmeyi bir bakıma tersine çevirmekle kalmaz, Planck’ın 1900′de ortaya sürdüğü kuantum teorisini de çarpıcı bir biçimde doğrular.


Daha az bilinen ikinci çalışma “Brown devinimi” denen bir olayı açıklıyordu. 1850′lerde İngiliz botanikçisi Robert Brown, mikroskopla polenleri incelerken, taneciklerin su içinde gelişigüzel sıçramalarla devinim içinde olduğunu gözlemlemişti. Ancak bu gözlem 1905′e dek açıklamasız kalır.


Einstein ‘ın bugün de geçerliliğini koruyan açıklaması oldukça basittir: Son derece hafif olan polenlerin ani kımıltıları, su moleküllerinin çarpmalarıyla oluşuyordu. Gerçi molekül kavramı yeni değildi; ancak en güçlü mikroskop altında bile görülemeyecek kadar küçük olan moleküllerin varlığı ilk kez bu açıklamayla kanıtlanmış oluyordu.


Yüzyılımızın başında Ernst Mach gibi kimi seçkin fizikçilerin bile gözlemsel kanıt yokluğu gerekçesiyle atom teorisine uzak durdukları bilinmektedir. Öyle ki, bu olumsuz tutum, gazların kinetik teorisinin kurucusu Boltzman’ı intihara sürükleyecek kadar ileri gitmişti. Einstein’ın açıklaması, bu tutuma son vermekle fiziğin içine düştüğü bir tıkanıklığı giderir.


1905′in bilim dünyasına yeni bir ufuk açan üçüncü ve en önemli çalışması, Özel Görecelik (Special Relativity) kuramıdır. Bu kuram, Einstein’ın genç yaşında kendini gösteren bir merakına dayanır. Daha on dört yaşında iken Einstein, “Bir ışık ışınına binmiş olsaydım, dünya bana nasıl görünürdü, acaba?” diye sormuştu.


19. yüzyılın sonlarında ışığın hızına ilişkin Michelson-Morley deneyi, bu merakı derinleştiren bir sorun ortaya koymuştu: Ses ve başka dalga olaylarının, tersine ışık hızının referans sistemine görecel olmayışı! Saatte 100 km hızla ilerleyen bir lokomotifin, iki istasyon arasında düdük çaldığını düşünelim. Sesin ön ve arka istasyonlara değişik hızlarla ulaşacağını biliyoruz: Öndeki istasyona normal ses hızından saatte 100 km daha fazla, arkada kalan istasyona ise saatte 100 km daha yavaş bir hızla ulaşır. Oysa trendeki insanlar için sesin hızında bir değişiklik yoktur; ön ve arka uçlara normal hızıyla aynı anda ulaşır. Sesin hızı gözlemcinin hızına göreceldir.


Işığa gelince Michelson Morley deneyleri, ışığın öyle davranmadığını göstermekteydi. Işık kaynağı ile gözlemcinin birbirine görecel hareketlerine ne olursa olsun ışık hızında bir değişiklik gözlemlenmemekteydi. Bu beklenmeyen bir sonuçtu; çünkü, sesin hava aracılığıyla yayıldığı gibi, ışığın da “esir” denen gizemli bir ortam aracılığıyla yayıldığı ve gözlemcinin hareketine bağlı olduğu sanılıyordu. Esir gözlemlenebilir bir nesne değildi; ama öyle bir kavram olmaksızın optik olgular nasıl açıklanabilirdi? Kaldı ki, Maxwell’in elektromanyetik teorisi de esir türünden bir ortam varsayımına dayanıyordu.


Einstein İlkeleri


Einstein’ın getirdiği çözüm, deney sonuçlarını yansıtan şu iki temel ilkeyi içermektedir.


1) Doğa yasaları ivmesiz hareket eden tüm sistemler için aynıdır;


2) Işığın hızı, kaynağına göre hareket halinde olsun veya olmasın, her gözlemci için aynıdır.


Özel Görecelik Kuramı’nın öncüllerini oluşturan bu iki temel ilke, yeterince anlaşılmadıkça, Einstein devrimini kavramaya olanak yoktur. Kuramın içerdiği tüm önermeler, bu öncüllerin mantıksal sonuçlarıdır. Aslında deneysel nitelikte olan bu iki ilkenin yol açtığı kuramsal devrim, ilk bakışta şaşırtıcı görünebilir. Ama sonuçlarına bakıldığında şaşkınlık, yerini büyük bir hayranlığa bırakmaktadır.


Sonuçlardan biri, bir gözlemciye bağıl olarak nesnelerin hareketleri yönünde uzunluklarının kısaldığı, kütlelerinin arttığı öndeyişidir. Örneğin, bir topu ışık hızına yakın (yakın, çünkü kurama göre ışık hızını yakalamaya ve aşmaya olanak yoktur) bir hızla uzaya fırlattığımızı varsayalım: Hareket dışındaki bir gözlemci için top bir tepsi gibi yassılaşırken, kütlesi büyük ölçüde artar. Hızı kesildiğinde top, önceki biçim ve kütlesine döner.


Kurama göre hızı ışık hızına erişen bir nesnenin oylumu sıfır, kütlesi sonsuz olur. Ancak öyle birşey düşünülemeyeceğinden, hiçbir nesnenin ışık hızıyla hareketi beklenemez. Başka bir deyişle, kütle eyleme direnç demek olduğundan, kütlenin sonsuzlaşması hareketin yok olması demektir.


Daha az şaşırtıcı olmayan bir sonuç da, zamanın görecelliği. Örneğin, birbirine tam ayarlı iki saatten birini çok hızlı bir roketle uzaya yolladığımızı düşünelim. Bu saatin yerdeki saate göre daha yavaş çalıştığı görülecektir. Roket saniyede yaklaşık 260,000 km hızla yol alıyorsa, yerdeki saatin yelkovanı iki tam dönüş yaptığında roketteki saatin yelkovanı ancak bir tam dönüş yapacaktır. Oysa rokette bulunan gözlemci için öyle bir yavaşlama söz konusu değildir; saat normal hızıyla çalışmaktadır. Ne var ki, bu kişi dünyaya döndüğünde kendisini karşılayan ikiz kardeşini daha yaşlanmış bulacaktır.


Kuramdan matematiksel olarak çıkan bu sonuçlar daha sonra deneysel olarak doğrulanmıştır.


Kuramın belki de en önemli (atom bombası nedeniyle en çok bilinen) bir sonucu da madde ve enerji eşdeğerliliğine ilişkin denklemdir:E=mc² (Denklemde E enerji, m kütle, c ışık hızı olarak kullanılmıştır).


Başlangıçta bu ilişkinin önemi yeterince kavranmamıştı. Einstein’ın denklemi içeren yazısını yayımlamakta güçlükle karşılaştığını biliyoruz. Oysa küçük bir kütlenin büyük bir enerji demek olduğunu ortaya koyan bu denklem yıldızların (bu arada Güneş’in) ışığı nasıl ürettiğini de açıklamaktaydı.


Kuramın evren anlayışımız yönünden de kimi sonuçları olmuştur. Bunlar arasında en önemlisi, hiç kuşkusuz uzay ve zaman kavramlarını birleştiren dört boyutlu uzay zaman kavramıdır.


Özel Görecelik kuramı düzgün doğrusal (ivmesiz) hareket eden sistemlerle sınırlıydı. Einstein’ın 1915′te ortaya koyduğu Genel Görecelik kuramı ise birbirine göre hızlanan veya yavaşlayan (yani ivmeli hareket eden) sistemleri de kapsıyordu. Öyle ki, birinci kuramı, kapsamı daha geniş ikinci kuramın özel bir hali sayabiliriz.


Özel Görecelik, Newton’un mekanik yasalarını değiştirmişti. Genel Görecelik daha ileri giderek “gravitasyon” kavramına yeni ve değişik bir içerik getirmekteydi. Klasik mekanikte gravitasyon, kütlesel nesneler arasında çekim gücü olarak algılanmıştı. Buna göre, örneğin bir gezegeni yörüngesinde tutan şey, kütlesi daha büyük Güneş’in çekim gücüydü.


Oysa, Genel Görecelik kuramına göre, gezegenleri yörüngelerinde tutan şey Güneş’in çekim gücü değil, yörüngelerin yer aldığı uzay kesiminin Güneş’in kütlesel etkisinde oluşan kavisli yapısıdır. Öyle bir uzay yapısında, nesnelerin başka türlü hareketine fiziksel olanak yoktur. Genel kuram, ayrıca gravitasyon ile eylemsizlik ilkesini “gravitasyon alanı” adı altında tek kavramda birleştiriyordu.


Bu noktada Einstein’ın, Maxwell’in “elektromanyetik alan” kavramından esinlendiği söylenebilir. Nitekim tanınmış bilim tarihçisi I.B. Cohen’in bir anısı bunu doğrulamaktadır: “Ölümünden iki hafta önce Einstein’ı ziyarete gitmiştim. Sekreter beni çalışma odasına aldı. İki duvar döşemeden tavana kitaplıktı. Bir duvar geniş penceresiyle bahçeye bakıyordu; diğerinde iki tablo asılıydı: Elektromanyetik teorinin kurucuları Faraday ile Maxwell’in portreleri!

Genel Görecelik kuramının tüm mantıksal yetkinliğine karşın, hemen benimsenmesi bir yana anlaşılması bile kolay olmamıştır. Eddington’a, “kuramı yalnızca üç kişinin anlayabildiği söyleniyor, doğru mu?” diye sorulduğunda, ünlü astrofizikçi bir an duraklar, sonra “üçüncü kişinin kim olduğunu düşünüyordum.” der.


Bir kez, Özel kuramın tersine Genel kuram, fizikte çözümü istenen herhangi bir soruna yönelik bir arayışın ürünü değildi. Sonra, kuramı doğrulayan gözlemsel bir kanıt henüz ortada yoktu; üstelik, 1915′in teknolojik olanakları kuramın deneysel yoklanması için yeterli değildi. Kuramın öndeyilerinden yalnızca biri yoklanmaya elveriyordu; ancak içinde bulunulan savaş koşulları bunu da güçleştirmekteydi.


Einstein, kuramından öylesine emindi ki, deneysel yoklamada ortaya çıkacak olumsuz herhangi bir sonucu kuramın yanlışlığı için yeterli sayacağını bildirmekten kaçınmıyordu.


Olgusal yoklanmaya elveren öndeyi şuydu: kuram doğruysa, Güneş’in gravitasyon alanından geçen bir ışık ışınının, eğrilmesi gerekirdi. Bu etkiyi gündüz aydınlığında belirlemeğe olanak olmadığı için, Güneş’in tutulmasını beklemekten başka çare yoktu.


Astronomlar Güneş’in 1919 Mayıs’ında tutulacağını, gözlem bakımından en uygun yerin Afrika’nın batısında Prens Adası olabileceğini bildirmişlerdi. Eddington’un önderliğinde bir grup bilim adamının gerçekleştirdiği gözlem ve ölçmeler öndeyiyi doğrulamaktaydı. Sonuç İngiliz Kraliyet Bilim Akademisi tarafından açıklanır açıklanmaz bilim dünyası bir tür büyülenir; Einstein, Newton düzeyinde bir yücelik simgesine dönüşür.


Kuram daha sonra başka gözlemlerle de doğrulanmıştır. Bunlardan biri açıklanmasında klasik mekaniğin yetersiz kaldığı bir olaya (Merkür gezegeninin perihelisinin kaymasına), bir diğeri, Güneş (ve diğer yıldız) atomlarının saçtığı ışığın frekans düşüklüğü nedeniyle spektral çizgilerin spektrumun kırmızı ucuna doğru kayması olayına ilişkindir.


Özel Görecelik kuramı gibi Genel Görecelik kuramının da ilk bakışta çelişik görünen ilginç sonuçları vardır. Örneğin, kurama göre, evren büyüklük bakımından sonlu ama sınırsızdır. Gene kuram evrenin giderek ya büyümekte ya da küçülmekte olduğunu içermektedir (Nitekim yıldız kümeleri üzerindeki gözlemler evrenin büyümekte olduğunu göstermiştir).


Einstein, bu kuramıyla da yetinmez; yaşamının son otuz yılını daha da kapsamlı bir kuram oluşturma çabasıyla geçirdi. Evrende olup bitenleri bir tek ilke altında açıklamak, insanoğlunun, kökü klasik çağa inen değişmez bir arayışıdır. Thales tüm varlığı suya, Pythogoras sayıya indirgeyerek açıklamaya çalışmıştı.


Modern çağda Oersted, Faraday ve Maxwell’in elektrik ve manyetik güçleri özdeşleştirme yoluna gittiklerini görüyoruz. Einstein’ın da ömür boyu süren düşü buna yönelikti: Doğanın tüm güçlerini (gravitasyon, elektrik, manyetizma, vb.) “birleşik alanlar” dediği temel bir ilkeye bağlamak. Bu düşün gerçekleştiği söylenemez belki; ama Einstein, çağdaş fiziğin egemen akımı dışında kalma pahasına, umudundan hiçbir zaman vazgeçmez. Evrenin nedensel düzenliliği onda bir tür dinsel inançtı. “Seçeneğim kalmasa, doğa yasalarına bağlı olmayan bir evren düşünebilirim belki; ama doğa yasalarının istatistiksel olduğu görüşüne asla katılamam. Tanrı, zar atarak iş görmez!” diyordu.


Kuantum mekaniğini yetersiz ve geçici sayan çağımızın (belki de tüm çağların) en büyük bilim dehası, kendi yolunda “yalnız” bir yolcuydu; çocukluğa özgü saf ve yalın merakı, evren karşısında derin hayret ve tükenmez coşkusuyla ilerleyen bir yolcu!



Albert Einstein