7 Haziran 2014 Cumartesi

Dünyadaki İlk Ampul Resmi

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/06/ilk-ampul.jpg

Dünyadaki İlk Ampul Resimleri


Dünyadaki ilk ampul 1879 yılında ampulün mucidi olan Thomas Alva Edison tarafından icat edilmiştir.



ilk ampul resmi


ilk ampul resimleri


ilk ampul resimler


ilk ampul resim




ilk ampul görsel


ile ilgili bilgiler bulabilirsiniz.



ilk ampul Dünyadaki İlk Ampul Resmi

ilk ampul


Ampulün patenti 1 Kasım 1879 günü alınmıştı. Ama çok geçmeden Edison ‘un filament olarak kullandığı karbonize edilmiş dikiş ipliğinin sürekli yanmak için uygun olmadığı görüldü. 1880′in başlarında Thomas Alva Edison, filament olarak karbonize edilmiş kağıt kullanmaya başladı. Bunlardan daha iyi sonuç alınca, Ekim ayında seri üretime geçti.


ilk ampul 1 Dünyadaki İlk Ampul Resmi


İlk Ampul


thomas alva edison Dünyadaki İlk Ampul Resmi



Dünyadaki İlk Ampul Resmi
ilk ampul görsel, ilk ampul resim, ilk ampul resimler, ilk ampul resimleri, ilk ampul resmi

Dünyanın İlk Vampiri

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/06/ilk-vampir.jpg

Dünyanın İlk Vampiri


ilk vampir Dünyanın İlk Vampiri

ilk vampir


Dünyadaki ilk vampir bir Türk olarak tarihe geçti. Denizli’de yaşadığı ve 23 yaşında olduğu belirtilen kişi ilk vampir olarak tarihe geçti.


Journal of Psychotherapy and Psychosomatics son sayısında dünyanın ilk vampiri olduğu tespit edilen 23 yaşındaki bir Türk’ün tıbbi hikayesine yer verdi.


Evli olan bu genç, kan içmeden duramıyor. Bu nedenle de doktorlar tarafından sürekli gözetim altına alınmış.


Denizli’de 17 yıl önce babası Himmet Soğancı’yı öldürdükten sonra kanını içen ve “Vampir Ömer” lakabı alan Ömer Soğancı’yı akıllara getirdi. Dünya tıp literatüründe “vampirizm” olarak belirti gösteren ilk vaka olarak geçen bir Türk gencinin “dissosiyatif kişilik bozukluğu” rahatsızlığıyla ilgili makale yazan Dr. Direnç Sakarya, hastanın kan içme davranışının, bir bağımlılık olmadığını, yaşadığı ruhsal bozukluğun bir sonucu olduğunu bildirdi. Dr. Sakarya, dün gencin tedavi olduğunu da açıkladı.


İlk Vampir Denizli İlinde!


Journal of Psychotherapy and Psychosomatics’in son sayısında Denizli’de yaşayan 23 yaşındaki bir gencin tarihin karanlık dönemlerinin korkulu yaratığı vampir hikayesi yer aldı. Tıp literatürüne giren dünyanın ilk vampirinin yer aldığı hikayede, kimliği belirtilmeyen genç adamın, hayatında geçirdiği birkaç travmatik deneyimden sonra kan içmeye başladığı ve bunun artık kendisi için nefes almak gibi bir ihtiyaç haline geldiği kaydedildi. Ayrıca dergide gencin önce kendini sonra da başkalarını yaralayıp kanlarını içtiği, babasının ise son çare olarak kan bankasından kan aldığı bilgisi yer aldı.


Gencin yaklaşık 2 yıl önce Denizli Askeri Hastanesi’nde tedavi olmaya başladığı ifade edilirken, o dönem asteğmen olarak görev yaptığı öğrenilen Dr. Direnç Sakarya tarafından hastalığına teşhis konduğu kaydedildi. Dr. Sakarya’nın buradan terhis olduktan sonra Kastamonu Dr. Münif İslamoğlu Devlet Hastanesi Psikiyatri Servisi’nde görev yaptığı öğrenildi. Dr. Sakarya ve ekibinin ilk bulgularına göre hastanın çoklu kişilik sorunu, travma sonrası stres bozukluğu kronik depresyon ve alkol bağımlılığı yaşadığı tespit edildi.


Dr. Direnç Sakarya, kimliğini açıklamadığı hastanın 3 ay arayla iki kez yatırılarak tedavi edildiğini ve uygulanan tedaviden önemli ölçüde başarı sağlandığını söyledi. Dr. Sakarya şunları kaydetti:


“O dönemde uyguladığımız tedaviden hasta fayda gördü. Hastanın kan içme davranışı bir bağımlılık değildi, altta yatan ruhsal bozukluğun sonucuydu. Bozukluğa odaklanmak, kan içme davranışının sonlanmasına neden oldu. Hastanın problem yaratan davranışları geçince sosyal hayata katıldı. Bu vaka üzerinde durmamamızın nedeni travmatik stresle şiddete başvurma arasındaki ilişkiyi araştırmaktı. Bu kişi, hayatta pek çok güçlükle karşılaşmış ve yardım arayan konumdaydı. Bu tür davranışların nedeni başkalarına karşı kötü niyetli olması değildi.”


Makalede, “vampir özelliği” gösteren ilk hasta olduğu belirtilirken, talihsiz gencin 4 aylık kızını kaybettiği, amcasının gözünün önünde öldürüldüğü, bir arkadaşının cinayet işlediğine tanık olduğu belirtildi. Çocukken şiddet gördüğü, 5 ile 11 yaş arasında hiçbir şey hatırlamadığı bilgisi yer alan hastanın çoklu kişilik sorununun devam ettiği, kan içme ihtiyacının ise azaldığı ifade edildi.


Denizli Valisi: “İLİMİZDE DEĞİL” dedi.


Denizli Valisi Abdülkadir Demir, şu anda Denizli Askeri Hastanesi’nde böyle bir hastanın tedavi görmediğini belirtti. Vali Demir, “Şunu biliyoruz ki ismi geçen doktor 1,5 yıl önce Denizli Askeri Hastanesi’nde vatani görevini yapıyormuş. Askeri yetkililerden aldığım bilgiye göre makalesinde yer verdiği olayla ilgili ne garnizon komutanının ne de hastane baştabipliğinin haberinin olmadığını öğrendim” dedi.


Tıp literatürüne giren dünyanın ilk vampirinin Denizli’de olduğunun duyulmasının ardından kentte 17 yıl önce meydana gelen vahşi cinayet ve yaralamalar akıllara geldi. 1996 yılında Ömer Soğancı, eşi Biray Soğancı ve hiç tanımadığı Mehmet Aslan’ı ısırarak hastanelik etti. Soğancı, iki yıl aradan sonra babası Himmet Soğancı’yı başına taş vurup öldürdükten sonra kanını içtiği için, “Vampir Ömer” diye anıldı. Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde idam istemiyle hakkında dava açılan Soğancı, akli dengesi yerinde olmadığı gerekçesiyle Manisa Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi altına alınmıştı.


Eşi Biray Soğancı, Mehmet Aslan’ın boynunda diş izleri görüldüğü doktorlar tarafından tespit edilmiş, yaşanan bu olaylar Denizli’de büyük tedirginlik yaratmıştı. Ömer Soğancı, uzun yıllar tedavi altına alınmış, o dönemlerde Denizli’de “Çivici Katil” olarak bilinen ve 5 kişiyi başlarına çivi çakarak öldüren Süleyman Aktaş ile aynı koğuşta yer almıştı. Ancak Soğancı, Süleyman Aktaş’ın kendisini öldürebileceğini belirterek ayrı koğuşta tedavisinin sürmesini hastane yönetimine bildirmiş, yetkililerde Soğancı’nın bu isteğini kabul etmişlerdi. Ömer Soğancı Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ‘nde uzun süre süren tedavisinin ardından serbest bırakıldı.


Dünyadaki ilk vampir olarak bahsettiğimiz kişinin ismi sır gibi saklanmaktadır.

Vampir, günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan canavardır.


Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarından kimya profesörü Wayne Tikkanen’in yaptığı araştırmaya göre vampirliğin asıl sebebinin Porfiria hastalığı olduğu tespit edilmiştir. 1700’lü yıllarda hastalık hakkında bilgisi olmayan Avrupalılar, hastaları vampir olarak niteleyerek lanetlemekteydiler. Bir çeşit kan zehirlenmesi olan Porfirya hastalığının ilerlemesiyle derinin kızılötesi ışınlara karşı zayıfladığı ve bu nedenle karardığını açıklayan Tikkanen, “Hastada anormal kıllanma görülür. Dudaklar kuruyup çekildiği için dişler ortaya çıkar. Hasta çok acı çeker. Sonunda çıldırır.” diyerek hastalığı açıklamıştır. Bu hastaların derilerinin hassaslığı nedeniyle sadece geceleri çıkabildiklerini ve tedavi amacıylada hayvan kanı içtiklerini belirten Tikkanen “Hikayelerde vampirlerin neden gece dışarı çıkıp kan içtiklerinin yanıtı işte bu.” demiştir.


Ancak diğer bilimsel kaynaklar, porfiria hastalığının vampir efsanesini doğuruğu iddiasına şüpheyle yaklaşmaktadır.

Kaynak: Yeniasır, Sabah, Vikipedi


 



Dünyanın İlk Vampiri
ilk vampir, ilk vampir nerede görüldü, vampir

Dünyanın İlk Biyonik Adamı

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/06/ilk-biyonik-adam.jpg

Dünyanın İlk Biyonik Adamı


ilk biyonik adam Dünyanın İlk Biyonik Adamı

ilk biyonik adam


Dünyadaki ilk biyonik adam Shadow Robot şirketinde robotik bilimi uzmanı Rich Walker ve Matthew Godden tarafından İngiltere’de icat edilmiştir.


Dünyanın ilk biyonik adamı ‘The Incredible Bionic Man’, 20 Ekim günü Smithsonian Channel belgesel kanalında yayımlanan programla tanıtıldı.


Dünyadaki ilk biyonik adam, birçok ülkeden gelen yapay organların birleştirilmesinden meydana getirilmiştir. Tamamı yapay olan bu biyonik adam, görüntü itibari ile bir insana benziyor.


İki bilim insanı, LiveScience sitesine yaptıkları açıklamada, “Altı hafta boyunca topladığımız göz, kas, organ gibi yapay parçaları toplayarak biyonik adama çevirdik… Bir kişiye eksik olan parçalarını eklemek gibiydi… İnsan değil ancak protez parçalara sahip bir insan” dedi.


Bu biyonik adamı oluşturmak tabi ki o kadar kolay olmamıştır. Yaklaşık olarak bir biyonik adam yapma maliyeti bir milyon dolar gibi maliyet ile gerçekleşmiştir.


Bu robotun modeli İsviçre’de Zürih Üniversitesi sosyal psikologlarından Bertolt Meyer tarafından hazırlanmıştır. Meyer yetenekli bir biyonik uzman olarak bilinir.


Touch Bionics şirketinin geliştirdiği i-LIMB protez elini kullanan biyonik adam, oldukça iyi tutma ve kavrama yeteneğine sahip olsa da, bazen içecekleri dökebiliyor.


Robotun ayak bilekleri ve ayakları Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Media Lab’de görevli biyo-mühendis Hugh Herr tarafından geliştirildi.


Protez bacakları desteklemesi için, biyonik adam için ‘Rex’ adı verilen bir dış iskelet inşa edildi. Yeni Zelanda’daki REX bionics şirketi tarafından geliştirilen dış iskelet, biyonik adamın düzgün yürümesini sağlıyor.


Pankreasından akciğerlerine kadar yapay organları bulunan biyonik adam, insanlardaki gibi işleyen bir kan dolaşımına sahip.


ABD’nin Arizona eyaletinde bulunan SynCardia Systems tarafından üretilen yapay kalp, kalp nakli bekleyen insanların 6 ay ile 12 ay ömrünü uzatmak için bugüne kadar 100’den fazla hastaya nakledildi.


Dolaşım sistemi ise University College London medikal araştırmacısı Alex Seifalian tarafından geliştirildi. Seifalian, atar damarları ve damarları, her türlü şekilde sentetik organ üretilmesini sağlayan polimerlerden üretti.


Walker, biyonik adamı çalıştıran programın, biyonik adam hakkındaki tek sorun olduğunu belirtti. Walker, esprili bir şekilde, “13 yaşındaki şımarık bir Ukraynalı çocuğu temsil ediyor” dedi.


İnsan beynini taklit eden bir beyne sahip olan biyonik adam, ABD’nin Second Sight şirketi tarafından geliştirilen retina protezi sayesinde görüyor.


Biyonik adamın suratı ise mucitlerinden Meyer’ın taklidi. Meyer, ilk gördüğü zaman biyonik taklidinin ‘tuhaf geldiğini’ belirtti.


Bilim insanları, biyonik adam sayesinde insan vücudunun ne ölçüde genişleyebileceğini ve yaşam uzatan eklentilerin neler olabileceğini görmek istiyor.


Walker, “Hayatın korunması ve kalitesi hem teknik hem de ekonomik bir sorun olmaya başladı” ifadesini kullandı.


Kaynak: ntvmsnbc



Dünyanın İlk Biyonik Adamı
biyonik adam, ilk biyonik adam

6 Haziran 2014 Cuma

Dünyadaki İlk Üçlü Kadın Evliliği

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/06/ilk-uclu-kadin-evliligi.jpg

Dünyadaki İlk Üçlü Kadın Evliliği


ilk uclu kadin evliligi Dünyadaki İlk Üçlü Kadın Evliliği

ilk üçlü kadın evliliği


Dünyadaki ilk üçlü kadın evliliği Amerika Birleşik Devletlerinde  30 yaşındaki Doll, Kitten ve Brynn Young isimli üç kadın tarafından yapılmıştır.


Brynn ve Doll birbirlerine bir internet sitesi üzerinden tanışmış, 8 ay gibi bir süre görüştükten sonra beraber yaşamaya başlamışlar. Ardından bu eve 3. bir kadın isteyen bu çift ilan veriyor ve Kitten isimli 3. kadın da bu çifte katılıyor.


Dünyada ilk defa gerçekleşen böyle bir evlilik olmuştur.


Bu ilginç birliktelik 2013 yılı Ağustos ayında evlilik ile taçlanıyor. Ayrıca bu ilginç birliktelikte ayrı bir detay da bir çocuk olacağıdır.


Bu birlikteliğe sonradan katılan Kitten bebeği karnında taşıyor. Kitten kimliği gizli tutulan bir erkek bağışçı sayesinde hamile kalmıştır. Bu ilginç 3′lü birlikte 3 çocuk hedefleyen bu 3′lü çift ilk üçlü kadın evliliği olarak tarihe geçmiştir.


2013 yılı Ağustos ayında evlenen üç kadın, evlenirken hepsi gelinlik giymiştir. Yasalara göre bu nasıl oluyor diyecek olursanız, aslında yasalara uygun olmayan bu evlilik, yine de bir tören ile gerçekleşmiştir.



Dünyadaki İlk Üçlü Kadın Evliliği
evlilik, ilk evlilik, ilk üçlü kadın evliliği

2 Haziran 2014 Pazartesi

Dünyadaki İlk Yerleşim Merkezi

http://www.dunyaninilkleri.com/wp-content/uploads/2014/05/urfa.jpg

Dünyadaki İlk Yerleşim Merkezi


urfa Dünyadaki İlk Yerleşim Merkezi

ilk yerleşim merkezi


Şanlıurfa’nın, dünyanın ilk yerleşim yeri olarak kabul edildiği, bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığı belirtildi. Hz. Adem ile Hz. Havva’nın ilk ayak bastığı yerlerin de Şanlıurfa olduğu ileri sürüldü.


Şanlıurfa Valiliği ile Gazi Üniversitesi Türk El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından Uluslararası Türk ve Dünya Kültüründe Şanlıurfa Sempozyumu başladı.


Belediye Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sempozyuma Şanlıurfa Valisi Vekili Bahri Tiryaki, Belediye Başkan Vekili Fevzi Yücetepe, Gazi Üniversitesi Türk El Sanatları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Feriha Akpınarlı, Gazi Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Orhan Aslan ile yurt dışından konunun uzmanı bilim adamları ve kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri katıldı.


Sempozyumda konuşan Gazi Üniversitesi Rektör Danışmanı Prof. Dr. Orhan Aslan, Şanlıurfa’nın bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığını, Hz. İbrahim’den Hz. Adem ile Hz. Havva’nın ilk ayak bastığı yerlerin Şanlıurfa olduğunu ve bu nedenle Şanlıurfa’nın kültürel açıdan ve dini açıdan çok büyük bir önem arz ettiğini söyledi.


Açılış konuşmalarının ardından öğretim üyeleri tarafından katılımcılara kısa bir Geleneksel El Sanatları Araştırma ve Geliştirme Eğitim Merkezi’nde hazırlanan serginin sinevizyon gösterisi gerçekleştirildi. Gösteri ardından, Bilim ve Danışma Kurulu tarafından katılımcılara Türk ve Dünya Kültüründe Şanlıurfa sempozyumu gerçekleştirildi.


Sempozyumda açılış konuşması yapan Vali Vekili Bahri Tiryaki, bölgenin her açıdan bir kültür, değer ve inançlar kompozisyonu sunan benzersiz bir coğrafya olduğunu ifade etti. Tiryaki, şöyle dedi: “Ürettiği değerler ve medeniyetler hasebiyle, dünyada kültür ve medeniyet merkezi olarak tarihteki yerini almıştır. 11 bin 500 yıllık geçmişi ile tarihi yeniden yazdıran Göbeklitepe Kalıntıları, kendine özgü mimarisiyle Harran Evleri, her metrekaresi 5 bin adet taştan oluşan Haleplibahçe Mozaikleri ile sanatın zirvesine çıkan Şanlıurfa; bölgesine hep ışık saçmış, omuz vermiştir.”


Şanlıurfa’nın yıllarca medeniyetlere ev sahipliği yaptığını kaydeden Vali Vekili Tiryaki, Şanlıurfa’nın tekrar hak ettiği yere çıkacağını vurgulayarak, “Sahip olduğumuz bütün bu potansiyeller, değerler; tarihte bizi nasıl bölgenin bilim, sanat, kültür ve medeniyet şehri yaptıysa bugünde Şanlıurfa bu yüksek potansiyeli dönüştürmeye, tarihteki önemli yerini tekrar almaya aday bir şehirdir. Ve bu potansiyeli dönüştürme ve gelişim yolunda emin adımlarla yürümeye başlamıştır. Son yıllarda yapılan off shore yarışları, motor sporları, sempozyumlar, sergiler ulusal ve uluslararası birçok etkinlik bu emin adımların birer yansımasıdır.” şeklinde konuştu.


Doç. Dr. Feriha Akpınarlı ise Şanlıurfa’nın Dünyanın ilk yerleşim yeri olarak kabul edildiğinin altını çizerek, “Şanlıurfa ili Kültür ve medeniyetin dünyaya yayıldığı bölge olarak kabul edilmektedir. Arkeolojik bulgulara göre, 11 bin yıl önce Neolitik Çağ insanları tarafından kurulmuş olan bir şehirdir. Bu çağda yaşayanlar avcı ve göçebe yaşamdan ilk mimari eserleri meydana getirerek yerleşik düzene geçtikleri ilk köyleri kurarak, tarım yaparak üretimi canlandırmışlardır. Böylece mimarlık ve tarım tarihi yönünden en eski şehirlerdendir.” ifadelerine yer verdi.


İki gün sürecek oturumlarda birçok üniversite, kurum ve kuruluşlardan katılan konuşmacılar tarafından 24 sözlü bildiri sunulacak. Ayrıca, el sanatlarının çeşitli dallarında 16 sanatçının eserlerinden oluşan sergi düzenlenecek. Sempozyumun üçüncü günü katılımcılara Şanlıurfa’nın önemli merkezleri tanıtılacak.


Kaynak: (CİHAN), Zaman


 



Dünyadaki İlk Yerleşim Merkezi
dünyadaki ilk yerleşim yeri, ilk yerleşim merkezi, ilk yerleşim yeri, ilk yerleşmeler